PAZAR SOHBETLERİ 7
Bakarken
Üşütmüşsün dedi ... Yırtılmış beyaz gömleğinde deli gibi titrerken Fendine düşkün hesapların hadsiz kölesi Düşünmezmisin dedi hiç Nedir bu hâlin Şu ahvâlin Bir nazlı ateşperest düşün olmaz aşkına Kaçamadığın kor yangınlarında cinnetsi Bir münzevi müptela Vuslatı nâr’ı cehennem’i Bir suçlu âsi edasında Yanıp yanıp Sen kül olmadın/mı hâla Bak ölüm çağırıyor seni titrek dizlerinde Ellerinde Çizgilerinde yüzüne sürdüğün avuçlarında Çatlaklarında Hasta düşmüş sığıntı düşlerinde yastasın Uyan artık uyan zay oldu aklın Çekip gitti yok hiç kimseler Bırakıp bu ışıltılı köşk’ü mezbelede Senden geçip gitti çoktan göçtü Artık sende Şu divâne cesedini bırakıpta bir mezarlığa Neden taşınmazsın başka diyarlara Yaralarına kazık çakmışsın Yaramaz bir taşınmazsın Yoksa sen acılarınamı aşıksın Durmaz kaşır kaşır kanatırsın Kanarsın Sen hep yanmayamı yaşarsın ....... Bak hele bak Bak şuna Güldüm üşenmeden Baktım Eylül de bizden geçip gidiyor Seslendim o duydumu bilmem Otur hele bari sen dinle duy feryadımı Buzdan katı kaskatı yüreğin titresin Bak Gölgesiydi gördüğün, dedim sen gördün Ne ğördün Sen daha ne gördün, yerinden kalkarken İnleyen ölüler diriliyordu bedenimde Ellerinden uzakta gül benzimde Ruhsarımın kızıllığında Karaltısıydı yerde sürünen ,geçip gidiyor işte Tek bir kelime bile söylemeden ... Söylüyorum işte dinle Bende bıktım Söylenmekten Suretinde yoruldum hep beni silmekten Bak usandım Sislerinde soğuk terlerim sızıyor Mahzen duvarı ferleri gölgelerimi içiyor Özlerinde bulutları topluyor dolunay İyice bak gördün mü,yine kalabalık mı Yine mâtemini savuruyor Vuruyor beni yerden yere Düşen her yaprakda Bir düş yine karasını çalıyor bahtımıza İyi olmaz sine’i yaramıza Olmaz olmaz Bir endişe’i sıtmaki Bilirim ışıl ışıl solmaz hiç bağımda Huyudur hep bağıra bağıra Alır saklar bağrında derinlerde Uyutur Uyuşturur esen soğuk yellerde neşter gibi Keskin ninnilerde yarar bedenimi hissetmem Senden uzak ellerde Gözlerimde Yarım yamalak uykularım hortlar Tenha gecelerde siyahi araflarda Dolanır gönlümün mezarlıklarında Ateşten kor zincirli hamaklarda İncir âhmak uyur gezer yamaklar Dedim iğneli beşiklerde dinmeyecek bu ağıtlar Göz kapağında bulutlar çekecek ipimi biliyorum Kar boran esecek içerimde şimdi İnce ince Patlayacak tayfunlar boşalacak yüreğime Kollarımda yıldırımlar yangın yerinde çaresiz Sığlığımda durmayacak şimdi bu Bir volkan gibi Dökecek lavlarını kurulacak ovalarıma Yanacak buğday başaklarım Püskürtüp zehirli islerini silecek tenime Sürünecek dudaklarımın kıyısında acı gülüşler Hava soğuyacak üşüyecek güller ,solacak Param parça uçuşacak iklimlerim Nerde mevsimlerim Savrulan yapraklarım sızılarım Al işte yanımda gitmedi Zehir gibi akıyor çağlıyor damarlarımda Bitmedi Kanımda koşuyor dörtnala Canımda her lahzada Tüm anılarda Kalbimde Astığın ,yâslandığım yerde Vurmadı kimse parmak uçlarını ,istemedim Hissetmedim Ellerinde, senden ötelerde Biter dedim Senden beter dedim Çekti gitti kulak asmadı dedim Yetim çığlıkların Öksüz sızıları kaldı dedim Dedim dedim dinletemedim Dedim yetmez bu bana az Hava şimdi daha da soğuyacak Bu kış çetin geçecek belli Bitmeyecek Hiç geçmeyecek Durmayacak belkide Yine deli deli yeller esecek Haberin varmı bi dur Dinle ey divâne Kim yitecek, kim yetecek Nereye Nerede Uzakmı karlı dağlar koyaklarında âvâre ruhum Bürünmüşmü kefenine gelmedi gözüm yollarda Üşüyen kırizamtemlerin gözlerinde Bıkıp usanmadan hadi bir daha Sil baştan Ört üstümü toprağında bir çıplağım Yatarım boylu boyunca Sensiz Belki bir usanmazım Yanıp yanıp yitmedim Uslanmam gizlerinde bitmem, hiç bitmedim Sürğünlerinde Tekrar kalkarım ayağa baştan başa Akarım yine sen uğruna ölesi ülkem benim Akarım kanlı göz yaşlarından anla Durulanmam sensiz Durmam Duramam Uzanır yırtarım matemini yine filiz filiz ... Yazarım dağına taşına Âlında yeşilinde kalemi siyahında Alın çatında vururum kendimi Işıltılarında senden uzağında Tuzağında Gökkuşağı aldı canını,gözlerimde Duydunmu Ben bölerim dönerim hayatın ahengime Yırtılır göğün göğsünde gülüşlerin Gülden kızıldı bir bilsen yaraların Senden önce sessiz bir yağmur sonrası Güneşlerde hep kuruttum kırık düşlerimi Üşürken Kül eden izlerlerinde anladım yandık Alevlerinde Üşürken Dedim Bu kış fena geçecek Daha ayazı var bunun Toz gibi uçuşacak kardan beyaz taneler Issız yollarda ayak izlerinde kardelenler Yağmur ne der buna Tepelerde sabırsız bulutlar Güneş ne der Doğmakmı muradı bed bahtımıza Kasıp kavuran Bir özü viran tahtında Fırtınasıda var bunun kuruyan köklerimde Sağanaklarda Sellerin Gönlün Toprağım Solar şimdi göklerimin mavisi Mat gözlerim ,üşüyorum sanki Bak geldi işte heyelanlar, Hezayanlar Anlayan Anlamayan Ayaz delisi buhranda kardan geceler Yârdan dizeler titreyecek dilimde Yüzüm camda Ciğeri yarılan sözlerim Bu kış sokakta çok üşüyecek Alfabeler Kediler Köpekler Üşengeç yüzler de isterik izler Hislerimin kefiliyim yeter gel kefenim ol benim Örtün üstüme kar beyazı Üşüdüm özledim Andım özledim Yandım özledim Özledim Nerdesin ne haldeyim görmezsin Hallerinde hallerim nicedir bilmezmisin Gel yetti artık Beraber ağlayıp Beraberce gülelim Dedim gel Olmadı Yar Beraber ölelim Çırak Ça / İbrahim YETGİNDAĞ 25 Eylül 2022 |
Emeğine yüreğine sağlık
__________________________________Selamlar