MAYIS
Sen hiç öldünmü
Ben çok öldüm Mayısın göbeğinde bir leke gibi ... Gözlerimin akından geçtim Görmedi kimseler Hiddetinden kararmış bulutları gögün Vurulmuş boynum hiç acımadan ... Bir yosmanın zehirli ellerinde Dur durak bilmeden Açılmadan henüz kızıl goncaların Çilekeş tozlu bohçaları Yeşil rafların kahveli koynunda ... Umudu ,gecikmiş baharlarda Devrilmiş bedenim dikenlerine Çeyizinde saklı , kırmızı güllerin ... Güz hüzünlerine bulandığım Her çığ damlasında ... Filiz kıran fırtınasında kesilmiş nefesim Gelincik şafağında güneşim tedirgin Bir kuzunun kurtlu düşünde Bir dostun postunda ecel uykularında İhanetin zifiri koynunda yapış yapış Perdesiz bir gitarın tellerinde çırılçıplak Leylim ley ... Kurudum diyorum kurudum Güz yellerinin aldatan serinliğinde Üşüdüm Küskün Unutulmuş Şiir defterlerinin dizlerinde Tepeden tırnağa Beyaz sayfalarında Çivilendiğim yazılar artık kaderim Dizelerde ederim sarmaladığım kefenlerim Tek mısrada bile varlık derbeder Kimse toprak atmadı belki üzerime Tek damla su değmedi terime Üzerime Üzerime Ben çok gömüldüm Yer kalmadı tek bir hazana bile Öldüm diyorum öldüm Hemde en mavisinde yıldızsız definlerin Duydunuzmu Bırakın azarı Pazarı Metelik etmez meteliklerim Benim yaşayan sağır ölülerim Akmadı belki yere kanım Hep içime aktı bak Benim Kör kütüklerim Cesetlerim ıssız bir gemi Dümeni kırılmış Belki seyyah bir ecel Kulaç kulaç salınan yüreğimde Diz boyu berzahında girdablı limanların Çırak Ça / İbrahim YETGİNDAĞ |