YAŞAMAK ZOR ZANAAT
Çaresiz ...
Çaresizin Çaresi Biçare kaderidir elbet yaşadığı Dizlerine kadar gömüldüğü ıslak ayaklarında Yaşadığı hayatın kangren parmak uçlarında Kan kızılı gelincik tarlasında sabahın şafağında Aralık kapısında akşamların Kalabalık Yığınların içinde böyle eli kolu bağlı tek başına Üzerine çektiği küflü gri kefenlerde Sisli kederiydi gördüğü Neyin ederiydi tüm yaşananlar Aah çaresiz insanlar ... İnsanlar yığınca ... Yıkılınca İki yüzlü timsah göz yaşlarında gürül gürül Yoktur kimi kimsesi yorğun sızılarından başka Buzdan tandırlara düşüp yanmış ıssız hayelleri Bekler durur kucak dolusu izlerine istiflenmiş Kim görse tanır fişlenmiş bedenimde gözlerimi Pişmiş düşleri üşümüş zilli kör ocaklarda Yolunu gözler kuru hışırtılarda ayak seslerinin Gecikmiş baharlarda kalmış Sarı papatyaların özünde kırmızı gelincik sözlü Gel be yetti Yeter Yetmezmi artık Gelde haykır ruhumda deliler gibi avaz avaz ... Hangi çiçeğin yüreğinde kabaracak kimbilir Bağıra çağıra doğum sancılarında Öbek öbek Yırtacak yumuşak karnını kara toprağın Uzanacak güneşe Kan revan içinde çınlatacak yeri gögü Doğacak elbet Bekliyorum Çaresiz ... Çaresiz ... Şimdi siz bakmayın böyle kolayca söylediğime Öyle sıradan bir kelime Ucuz kahkalarda küpeli züppe bir lakırdı değil Basit bir söz hiç değil ... Gündüzü Ârzı arşınlayan ayak uçlarımın kıyısına vuran Şemsin gözlerinde , közlerinden sarkan Kül elenmiş başında zifiri demli çig damlasında Hep ateşli bir umut dillerinde Vurmuş dudaklarımın dilenci kıyılarına ... Unuttunmu beni buralarda Unuttun belkide Uyuttun tüm ömrümce Ama biliyormusun vazgeçmedim hiç senden Kırağılar üşüşmüş, göğsümün çeperi pırıl pırıl Yılmadan yıkılmadan Zayıf ışıltılarında da olsa Arıyorum hala seni yaşama dair ... Gecesi Katran deryasına dökülen yıldızlardan ümitsiz Ağırdır vebali biliyorum , bırak yakamı neyleyim Bir muska gibi asılı boynumda Dinmez celâli Ağıtı durmaz koynumda ,aç bir bebek hiddeti Çaresiz ... Silinmez hırıltılı sulara düşmüş yüzüyor Salya sümük korkak kuduz bir köpek gibi Çekilin Çekilin dokunmayın, şu ortada duran İki ucu kanlı bir değnek Kimse tutmaz ellerinden Ekşiyen yüzlerde bir veba sanırım Gözler düşmüş avuçlara nerde olsa tanırım Sık kör olasıca zaten kimseyi görmüyorsan Yitip gitmişse misketlerin Kahramanı olmuşsan körebelerin Bulamamışsan hiç kimseyi Vefasızsa ıssız yüreğin Ne işine yarayacak Savur güllelerini ... Sorsan kuş beyinli çok bilmişe Belki isterik bir kabahat benimkisi Aslında Utanmazlık Arlanmaz bu çağın ta kendisi Ne olacak sende çevir sırtını bak yoluna Sende sat ,utanma ,sıkılma bir suçlu gibi Sat anasını sattığım dünyasında sürüdüğüm İzlerine bırakmadılar hiç, gizlerinde bile Bile bile Açamadığım rezil bir kördüğüm bizimkisi Kaybolmuş anahtarları Kalbimin tılsımı, kabrinde bekliyor beni Sessiz sedasız Ayakkabı bağcıklarından çözülecek bir gün Çaresiz ... Hayatta mematta Bir yudum nefes Vermekte almakta ne büyük zânâât ... Dönülen her yönde Kısır döngülere asılı ,kaslı bir kambur gibi Batarken güneş gözlerimde Kızıllıģında cigerimden doģuyordu gövdeme Göğüs kafesimde sıkış sıkış bir dünya Bıktım yoruldum ellerde yoğrulmaktan Vakit beklemeye geç, geçip gitmeye erken Dilimde vurulmuş bir gem gibi hep ne zaman Belki yarın ,belki yarın derken ,gelmedi bir türlü Yardın işte sinemi çekip benden giderken Göçtü bulutlar vefasız kuşlarla Gittin ateşine üşüdüm Kesildi yağmurların Kuraklığında boğuldum kaldım Kanter içinde kabuslarım Silkele silkele çaresizi Sıçradım terimde Korkmuş ağaç gibi Titrek dallarında saklı Ürkek kanatlı kanarya Hep yüreği yaralı Çaresiz Kana kana kanarya Bir gülsek sanki feleğe âr’ya Çırak Ça / İbrahim YETGİNDAĞ 23 Eylül 2022 |