Elveda İstanbul Yanım
Ve hengâmesini yavaştan hissederek başlamıştı
Uzun soluklu ve bir o kadar da hızlıydı Hayal ile gerçekliğin yer yer kavuştuğu İskelede irkiltendi beni gür sesiyle vapuru... Olta mı atmadık sahillerine bakarken ufka Yürümedik mi alabildiğine kordon boylarında Ve martıların kapışmasına şahit olduk hepimiz Mavinin üzerinde salınırken bir vapurda. Köprülerin onca kalabalığı nasıl da kaldırdığını İğne atsan yere düşmez insan kalabalığını Mısır çarşının o kendine has ve artistik yanı Balık ekmek yenirdi ve lezzetli içimiyle şalgamı. Yarıyıl tatilleri geldi mi başlardı hengâmemiz Durağan bir kentten metropoleydi gidişimiz Heyecanı vardı her gidişin, kavuşmaktı meram Eklenirken birbirine şeritler, ışıtırdı geceyi sigaram. Molaları vardı rutininde bu yolun, azaldıkça mesafeler Son molayla birlikte karışmasın yollar, yükselirdi dikkatler Nasıl olduysa oldu, tam gelindi derken karıştı güzergâh Desene, bizim telefon emekli olacak, vah ki vah. Bütün yorgunluk biterdi aşina olunan sokaklarda Kırk yıldır sanki orada yaşıyormuş edasıdır bu Bilmediklerinin korkusunu taşıyan bizlerdik aslında Ve basılınca zile, yolun da son dokunuşuydu. Kadıköy, Beşiktaş, Karaköy, Eminönü, Haydarpaşa Tuzla`dan başlardı bu hayat şehrin ta doğusunda Alabildiğine yükselen binalar kucaklaşıyor gökle Yazın kavurucu sıcaklığında yığınlara bakın ki sahilde. Gel zaman git zaman sayısını yazmadığım, bilemediğim Emin olduğum şey şudur ki ona bir söz vermiştim O ki oğlumdu benim koca şehirde tek ve tecrübesizdi Beş yıllık maceranın özlemleri birden bire nasıl da bitmişti. Her şey bitiyormuş, iyi anladım düşünürken bunu Sabır varsa yürekte, içinden at şu yıkıcı korkuyu Biraz buruk bir sevinç olacak belki bu mazimizde Kalacak ayak izlerimiz, kentin meçhul köşelerinde... İşte mesut olmak var diyorum kalan kısmında hayatın Uzaklara özlemlerim yansımıştı satırlara, ağlamıştım Nihayete erdi bu hezeyanlar, birlikteyiz artık birlikte Sevgiymiş bizi birleştiren şu koskoca yeryüzünde... Oğuzhan KÜLTE |