Bu otuz Ağustosyalnız değildir gökyüzünde yalnız salınan bayrak ona açıktır özgürlüğe açık pencereler ayından yıldızından renginden toprağa karışan şehitlerin kanından rahatsız olanlar girsin içeri geçiyor caddeden Atatürk’ün askeri komutanlar tutuklu Silivri’de Hasdal’da onlar yırtıyor korkusuzca göğü Türk yıldızları çizer çelik kanatlarıyla Türk’ü Kürt’ü bir arada ağalar, şeyhler, dervişler değil ileriyi gösteriyor gökyüzü şahinleri özgür kanatlarını vatan aşkıyla döndürüyor uçaklar halkın gözleri ateş, gözleri nemli çalışıyor az ötede işçiler ölüyor iş kazasında, ismi okunmuyor bir yerde çiftçinin elinden alınıyor toprağı kendi toprağında yabancı daha alçaktan uçuyor kuşlar daha yaklaşıyor kuşlara insanlar özgürlük diyorlar, bağımsızlık bu denli ucuz mu, can pahalı kan çiçekleri açmaya hazır sonbaharda Ali İsmail’in gözleri üzüm üzüm hüzün damlıyor toprağa ah insanlarımız dalgın, suskun konuşanlar içerde özleniyor onuncu yılı cumhuriyetin ve Atatürk’ün konuşması: "Yurttaşlarım, az zamanda çok büyük işler başardık." biz de az zamanda çok işler başardık Atatürk’üm senin yaptıklarını sattık savdık bütün mirasına el koyduk gözlerini oyduk çiftliğin köşkler yapıyoruz köşezenlere Amerikalı burada toprak pahalı diyormuş alır mısın can ucuz yada defol git yurdumdan sinmiş yalnızlığıyla halk sanki seni bekliyor biri çıkar mı cendereden kurtulup: -heey nereye?!! bu gidişe dur diyen.. 30. 08. 2013 / Nazik Gülenay |