Adı Olmayan Şiirler - 4
Şiir boşuna yazılmış olmayacak demişti Pablo Neruda. Ve şiir boşluğa yazılmaya devam ediyordu her an. Bir boşluk ve bir rüzgar şiire tutunup dökülür mü? diye bakmıştım içeri. Öylesine bir şiir işte varın okuyun kendinize...
Hangi yanım nehir hangi yanım deniz bilemedim. Aksam bedenime, dolsam ruhuma eksik kalıyor sevmelerim. Kemirgen bir hayvanın dişleri parçalıyor ayrılığın son demlerini. bize ölüm yok diye atılıyordu sloganlar ve her an başka bir ben ölüyordu bensizlikte... Acımsıtrak hüzünler doluyordu sevişmelerime, damlası üç okka sevinç ediyordu yarin göğsüne düşen ter damlası. şimdi kavuşmalar uzatması olmayan mücadeleler çoğaltıyordu içinde ve bildiği tüm masalları anlatıyordu Dede Korkut içimdeki uslanmaz çocuğa. bir nehirden can alıyordu ömrüm deniz deniz dökülüyordu gözlerimden, tuzunda kavurarak sevgiliye hasret dudaklarımı... Dua bilmeyen bir adamın adakları oluyordu Aşka kurban edilen düşler Tam da şimdi Fırat ile Dicle’nin orta yerinde bir Kürt kızının avuç içine dolaşan kına oluyordu ölüm Sevmek kime yakışır Ölmek kime Bilemeden büyüyordu Deniz görmeyen çocuklar Çocukların alınlarına sürülen kan kokuyordu işte ayrılıklar Ve kurşunlara geliyordu gelinlik kızın duvağı Büyüme diyordu sevdam uzak ülkelerin masallarını dinlerken her gece Ve annem yine selam duruyordu sabah doğan güneşe Çerağı gazyağı kokardı, kapısını Hızır çalacak diye okurdu deyişlerini dedem Bir garip aşk benimki Deniz aşırı sevdalar çoğaltan Suya düşen, med-cezirle gelip giden |