Aydınlıktan kızılaVakit Bir akşamüstü Gün aydınlıktan kızıllığa sarılırken Sen beni bırakıp gidiyordun Dönüp arkana bile bakmadan Elveda demek düşmüyordu benim payıma Kendi halindeydi göçmen kuşlar Rengiyle tersyüzdü gökyüzü Senden önce Silik bir hayal geçiyordu gözlerimden Oturduğum bank Ve etraftaki kır çiçekleri Benden önce sana küskünlerdi Avlu boyu sarmaşıklar içine kapanmış Sessiz ve ıssızca Benden önce sana boyun büküyorlardı Senden önce Hiç hesap tutmadım Kaç göç geçti ömrümden saymadım Sen gidiyordun Bir akşamüstü Oysaki gidenlerin çoğu Gün aydınlıktan kızıllığa sarılırken gitmişlerdi Senin beni bırakıp gittiğin vakitte Dönüp onlarda arkasına bakmamıştı Elveda dememişlerdi Bir ezan, bir sala sesi idi hoşcakalları Payıma vedasız kayıplarım düşmüştü Yine aynı kendi halindeydi göçmen kuşlar Gökyüzü yine kendi âleminde Ve çok üşüyordum ben Kendi halimde Bir ah vardı dilimde Sen kendine havari Ben bin ölüyordum Kâkülümde bir tutam sevgiyle Kardelen baharında yanıp tutuşuyordum ben Şairdim Ama mahlassızdım Koynumda annemin mirası hüzün bohçası Takipçimdi üç gece kuşu Sen giderken bile Öylesine sımsıkı sarılmıştım ki ben sana Ben öldüm Buyur gönlünce otur taziye soframa Bir dua makamı fırsat Dönüp baktın ya arkana Umurumda mı sanırsın Ruhumdaki topuk dikeninin sancısı Sendin yaz köşem Ama gidiyordun Ahh kış köşem… Sen yine gidiyordun Sen gidiyordun ama ben hep ölüyordum Adı ecel olan bir vuslat iliştiriyorum şimdi şuraya Umarım okumayı unutmamışsındır… Üç ihlas ile bir Fatiha’yı Senden önce göçenlerime Ve arkandan ölen bana!.. #hüzünlükent Ondört Ekim 2021 |
İçimizi ısıtan harika bir şiir olmuş emeğinize,kaleminize sağlık kaleminizden dökülen nice güzel şiirleri okumaya