Muhabbet
kış bitti bak yine nevroz şavkıdı
kara bulutular ışığa döndü dua ve günah arasında kul diken ve yaprak arasında gül yeniden bir aşk boğuluyor bak bazen ölümler de hayra alamet üfleyip küllere yak ağıtları tutuştur cemreyi korkma muhabbet. bakıp duruyorum ilk satırıma ilk koşu ilk imge ve elbette nefret ölüme seslenmek gibi ürkekçe sana anlatmak için tüm düşlerimi telaşa boğulur ah serçe yürek gök olsam yerlerde arardım seni yerim ki hep sana bakar muhabbet. ilk biletim senin tek seansına ruhumu ruhuna bağlamak için toprağım, göğünde suyu ararım ırmaklar ki donuyor hep şakağımda örgü ören kız bu ne dalgınlık çözüver kederi dindir acını kabus değildir bu yusufi düş su akar elbet bulur rabb’ını. otuz yıl ve yollar hep aynı gurbet mahzun mezarlar acı hatıra bir gelin duası ateşten halay damarımda arzu ve mahcup kudret depremlerde tutar seni ararım bir ilham bir zilzal ve inşirahla zamana çiçekler nakşeden güzel korkma, baharı göğertir şehir gözyaşı buhur, ıtır muhabbet. ankara bir başka durgundur sanki susmuş kuşları durulmuş parklar karanfil sokağı şi’ri unutmuş levhalarda iğdiş edilmiş rüzgar nereye gitsem kalabalıklar tıkabasa yalnızlık ıssızlık dolu kaldırımlar yeni, insanlar yıkık bana benziyor bu mahşeri hal kime baksam sanki, seni soracak insanlar yüzünle bakıyor bana adını andım ya böyle uluorta yüzünden yüzüme bahar dolacak... |
sakallılar
ya da ona meyillilerden nedense korkuyorum ben
ve sonuçta Madımak denilen bir cinayet de varken
sakal, rampa ve usta:)
babam şöfördü ve şimdi huzurevin de
güzel adam ama sakalsız:))
ben buraya nerden geldim anlamadım ama
damağımda şiir tadı
yüreğine selam usta.
eyvallah.