İsmi HandanBir kadın sevdim ismi muamma? Saçları güne bakanlar kadar sarı Boyu posu onlar kadar uzun Endamı nazenin Boynu onlar gibi eğikti... Gözleri siyah elması andırıyor olsada Gözbebekleri durgun sular kadar derindi Az ileride ki, üçüncü caddeye yeni taşınmış dediler... Arada sırada bizim sokaktan geçerdi Ayakkabı tıkırtısından çıkan sesler kalbimi delercesine Tık tık vururdu kaldırım taşlarına Sonra ben köz gibi yanarken Sanki kaldırım taşları ağlardı Akşamüstü telaşlı ve hızlı adımlarla evine dönerken Mahallenin tüm gençleri ona bakardı Onun ise (yüzü güne bakardı) Belli ki, Fakir bir kadındı Ama Endamının albenisi Varlık aleminden gelmiş hali Giysilerinin uyumu öyle güzeldi ki, Ayak bileğinde ki gümüş halhalı ile Yürüdükçe çok yürekler yakardı... Sordum soruşturdum konu komşuya Kimdir, nedir, necidir diye İsmi Handan İki çocuk annesi Dul kadındır Şerefsizin birisi terk edip gitmiş Çocukları yuvaya emanet etmiş Meydandaki fırında çalışıyor dediler... Aldım takibime Handan’ı Hiç uğramadığım fırının Baş müşterisi olmuştum Aslında günlük bir ekmek yiyordum Ama öğlen ve akşam da uğrak yerim olmuştu fırın. Bir gün Ekmeği poşete koyarken gözleri önünde Buyurun dedi. Buyurun Konuşurken naifti Sesi de buğulu Teşekkür ederim dedim. Baktı yüzüme Sen o çocuk değil misin? Dedi. Hangi çocuk? Dedim. Her gün karşı kaldırımda oturan Dedi. ve kahkaha atarcasına güldü. Utandım! Bir gülüşü vardı Bilmem acıdan Bilmem doğuştan Ahhh dedirtti Handan Ahhh! Çıkardı genç yaşımda şu garip canımı candan... Senin ismin nedir? dedi. Ali Kâmil dedim! Hiç kadın görmedin mi ulan dedi. Yine Utandım. Diyemedim. Çok kadın gördüm! Lakin bir Handan gibi Hiç birisi vurmamıştı Beni böylesine candan Söz dinlemeyen duygular Uçsuz bucaksız hayaller Gündüzler geceleri Haftalar ayları kovaladı Her lokmam Handanlı Handanlı bardaktan içiyordum çayımı Sanki onunla var olmuştum ben Ekmek aldığım bir gün Eli elime değmişti Tarifi yoktu o anın Tir tir titremiş, Günlerce elimi yıkamamış Poşeti açıp ekmeğe bile dokunmamıştım. Ve nihayetinde Gelip çatmıştı o gün Yine aynı heyecanla dikilmiştim Fırın gişesinin önüne Yabacı bir yüz vardı karşımda Yangın yeri yüreğimle Ve titreyen sesimle Handan diyebilmiştim Handan!... Sadece handan. Handan gitmişti… Bir kadın sevmiştim İsmi Handan Ansızın gelmiş Bir poşet ve bir ekmeği Hatıra bırakıp Ansızın sessizce gitmişti. İçimde tarifi mümkünsüz acılar dem tutarken Ellerim Yüreğimde Oracıkta ölmüştüm... Arkamdan dediler ki, Geldi Handan, gitti Handan Eyledi Ali Kâmil’i şu garip candan! #hüzünlükent |
önemli olan görmek değil.gördüğünde ne hissettiğin anlayabilmek
yürek sesi
eyvallah