ZİFİRİ SEREMONİ
Gündüzlerim/gecelerim öfkeye bulanmış,
Eteklerime bir anda çaresiz notalar dolanmış, Su içtiğim nazlı ırmaklardan feryatlar akmış, Simsiyah sarp kayalıklar dört yanımı sarmış, Zaman kaybolmuş zemheri saçlarımda.. Zaman unutulmuş her köşe başımda.. Nasıl yitmesinmiş yani benim dünlerim! Nasıl kaybolmasınmış yani benim geleceğim! Dans ettiğim toprakları yasaklar kelimeler sarmış, Yer çekimini durduran kahkahama kurtlar dadanmış, Oyunlarım bozulmuş, bebeklerim kaybolmuş, Benliğim tecavüzle adım adım yok olmuş, Çocukluğum öldürülmüş sınırsız düşlerimde.. Çocukluğum dövülmüş masumiyet cennetinde.. Nasıl susmasınmış yani benim hayallerim! Nasıl yok olmasınmış yani benim ümitlerim! Güzellikler, iyilikler ve renkler hayatta yokmuş, İnsanlık, güzel olan her iş, oluş ve duruşa tokmuş, Âlem kargaşayla, nefretle ve hırsla dolmuş, Artık sarılmak da, sevmek de, sevilmek de zormuş, Sevinçler yok olmuş gözyaşlarında.. Sevinçler unutulmuş kaf dağında.. Nasıl bitmesinmiş yani benim gülücüklerim! Nasıl gitmesinmiş yani benim yaşam enerjim! En günahsız olan, yüreğimin ortasına taş atmış, Âlemin namuslusu, renklerime çamur saçmış, Geçtiğim yollara ahlak bekçileri pusu kurmuş, Yollardan her geçtiğimde beyaz düşlerimi vurmuş, İnsanlığım yakılmış kirli eller diyarında.. İnsanlığım asılmış yavşak yürekler tahtında.. Nasıl ölmesinmiş yani benim kimliğim! Nasıl tükenmesinmiş yani benim gençliğim! Bana dokunan eller kırk yıl düğün yapmış, Kırkı kırka katıp çığlıklarıma meze katmış, Mabedime postunu serip hayallerimi yakmış, Yakmak da yetmemiş, beni karanlığa satmış, Benliğim kirlenmiş şerefsiz eller arasında.. Benliğim çıldırmış cehennemin tam ortasında.. Nasıl zayi olmasınmış yani benim kimsesiz ruhum! Nasıl ışıksız kalmasınmış yani benim sağım solum! TÜLAY YILDIRIM EDE |