Şeb-i NârŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Kurgu..
zaman
sadesine evcil bir kına yakmış saçlarından şarâbi lakabı uyanık suya muhalif yangın ah yine darmadağın sebepler ah o gözler çıplak bakışlarıyla kaç günâhı bir affa bölerler şederabânda beş’inci hicâz olmalısın sen yegâh perdesinde köze davet kim bilir hangi yıldızın doğumuna kehanet kaldır başını gün batarken ipe çek vakitleri kırmızının devrimci zulmüyle gel ve yangını başlat sancısını otlayan bir ruh gibi delirsin saatler bir ah daha çektikçe felaketini sokak sokak ilan etsinler nerede bir yangın orada harlanan sular/barajını patlatan çığlıklar ah yine o ayin yine o dumanlı devriyeler gamzesinde nöbetleşen ezginin devler meyhanesinde o mey’in betimini iniltiyle devirsin kelimelerin sen hangi acının mezesisin hangi tacın humması işte kızıl deniz işte yine o hırsız dalgalar işte hümeyra kokan rüzgâr sen hangi dağın keremisin hangi sabânın kızı hangi gülün köklerinden bakıyorsun şurasında bir mezar yeri sinemin hangi leylin şehrazat çiçeğisin sen sanatkâr eli değmiş Rahmeti Rahman’ın armağanısın ısırılmamış en eski lezzeti baharın kendisisin nefesin ab-ı azadın bak yine mahşer yine soluma sulanan o hançer ah benim yüzündeki en zorlu meydan savaşım on yedilik yaşım hangi tarihin kaderisin sen hangi yüreğin teli _boran |
Amara ismi geçince Tarih bölümünde okuğumuz Amarna Mektupları aklıma geldi. Epos şeklinde kaleme alınmış.