İSTANBUL
<><> İSTANBUL <><>
İstanbul Gıdım gıdım solduğum Kadim şehir Bırakıpta beni Sen gideli buralardan Bir daha gülmedim Gülemedim Hep kırgın hep üzğünüm Bu gün İğneli beşik yatağımdan Bi dünya acılarla beraber Yüklenip hepsini Kalktım Yüzümü yıkayıp Bakmadım bile aynada Kendime Önce Kaçak çay demledim Bir bardak çayı Çevirdiğim kaçak tütünden İki dal Sigara dumanında Zehirledim, boğdum oracıkta Mutfakta Akşamdan dağınık masada Çektim öylesine kapıyı çıkarken Kilitlemedim bile Düştüm yola Okulu kıran Haylaz bir öğrenci gibi Gitmedim işe Halice indim bu gün Alırken iki simit Kimseyi görmedi gözüm Indim sahildeki kayalıklara Elimdeki simitlere bakmadı Konuşmadı benimle martılar Tükenmiş kelimelerim Alıp götürmüşsün kendinle Solmuş nefesim Yok , yok Kalmamış hecelerim Bana bile bırakmamışsın Dilimde kendime ait Yok iki çift sözüm İstanbul Gıdım gıdım kaybolduğum Kadim şehir Beni bıraktığın yere İndim Sirkeciye Tren garında baktım kendime Öylece Bekliyor seni orada Hala ellerim durur havada Gözlerim takılmış giden trenin ardına Düşmüş Ruhum raylarda sürünürken Bakar Çürüyüp giden bedenime Bavullar Dolusu hasretlerim acılarım Tarifi imkansız Sızılarım Hani ya dermanlarım Yok , yok Yok Dayanamadım, fazla duramadım Attım kendimi yollara Yürüyorum Sıcaklığına yetim öksüz kollarımla Vatan caddesinde yürürken sensiz Ne kadar da ıssızım , ne kadar çaresiz Nereye gitmiş bu kadar insanlar Sanki istanbulda yaşayan tek benim Giderken Kapattın Yüzüme bütün kapıları Gözlerim arıyor hala seni Yok bu Yeni kapı Şurada eski kapı Artık Bitti Bi Ümidim kalmadı Nerden bulacağım İstanbul devasa bir saray Sana Tutsak ruhum Esir zindanlarında Aç artık kurtar beni Kapalı Yedikule kapı Top kapıdan geçerken Patlıyor yüreğimde gülleler Çarpıyor yokluğunda gezinirken Hisarlarda bedenime Yıkılıyorum her bir güllede Yerlere Taşlarım dökülüyor Kanayan yüreğimin deryalarına Şimdi Neredesin Gözlerin Yüzün Sesin gülüşün Ellerin Nefesin Nefesi kesilesice Nefesim kesildi Yoruldum Bulamadım Sırlara karıştı suretin Çalmadık Bırakmadım Bilemedim Göremedim Hangi kapı İstanbul Gıdım gıdım eridiğim Kadim şehir İstanbulun Bütün kapılarında seni aradım Gelseydin bana bi çat kapı Açsaydım olurdu ya altın kapı Ayaklarım aldı götürdü beni Durduğum son durak Şimdi kumkapı Hasret sarhoşuyum İçimde bir hicaz kemani gezinti Telleri ağlıyor inceden inceye Kafam birazda kıyak Kötü Öksürüyorum Mendilimde kan yok ama Çıkmıyor nefesim Bilincimi sende yitirdim Ben ,ben çok Kötüyüm Şuurum da kapalı Yeter gel Gel Yoksa Artık Varacağım yer Zincirli kuyuda sonsuz kapı İstanbul Gıdım gıdım öldüğüm Kadim şehir İbrahim YETGİNDAĞ / Çırak Ça / |
Yüreğine emeğine sağlık
____________________________________Selamlar