üst katı boş bir ranzanın demirleri arasından bakıyorum dünyâya pas bir yanı olmalı bu bakışın nasıl izah edilebilirim bunca tetanos olmuş gülmeyi ağzımın tepesinden düştüğüm kağıda kül gibi insan manzarasıyım gözükür dağım, yüzüm coğrafya çakmak taşlarını gizlerim yamacıma bağrıma basar gökkuşağını yağmurum yedi rengim, bi eksiğim tarihin sessizliğinden tüten yoksam ve kimsem haberin olmayacak gözlere gizlenmiş çaresizliğin çarka dokunmazlığından bir dilgi daha çıkarmalı taşın çekirdeğinden tam bıçak zamanı saatin bekâretini kutsayan onca el yapımı yaşanmışlığı serivermek masanın üzerine çekilebilir poz değil bir yerinden bu otomatiğe bozuluyorum parmağım ucunda basılı duran o netlik nazarı kopmuştur, boynundaki kolyenin Süryani inanıştır; kaybolan, boyuna takılmaz buraya ayna kırılır kırılırsa obsidiyeninden yanardağ nehrinden su alışılabilinir derin siyaha en incesinden geceye gevezelik ettiğim şuâ yasını tutuyor geleceğin neolitik çağdan beridir inşa edilmiş duvarlara sırların motifi bugünden düne tünel ne çok hevesi örüyor saçlarından teline tanrı değmemiş ağız dolusu sevmelerin balyoz tutar dili toprak altında toprak çoktandır benimle görülmedi.
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
düne tünel şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
düne tünel şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Doğrusu ben bu şiirin içinden çıkamadım, bir şeyler yazmak istedim, dağ dedim, taş dedim sonra insan, zamana o kadar yüklenmeyelim belki kayıt altına alma merakı insandan diyecektim, sonra dağın gözleri dedin, sustum. Yamaçlarından düştüm, vadide durdum, belki şöyle bir baktım, gök dedim bize bakıyorsa sınırları en iyi o görüyordur.
Bulutlar geçti, dünün üzerinden.