ÖLÜ BALIKLAR ŞAİRİ VE KIŞ GÜNEŞİ
Boynunda, kar tanelerinden bir kolye.
Parmağında, taşlı bir yüzüğün yarası. Denize doğru çekilmiş bir resim bu Resmin içinde, ellerin pamuk, Yüreğin, gökyüzü artık. Ve bir resim daha, Kızıl deniz ikiye bölünmüş. Yüzünde parlak ve büyük bir gülümseme… Diz çöküyor kalbim önünde. Hayatım sözlerine bırakılmış Bir doğu karanlığı gibi, Senin çiçeklerine dokunan ellerim. Senin hayranlığına doğru, Yüzdüğüm bu nehrin, Ölen balıklarını topluyorum şimdi. Ağaçsız şehirlerde mi yaşamıştın aşkı? Bunca yıl bir mavinin peşinde, Aradığın hep aynı. Bu adam, Senin yüreğine atarken imzasını, Sular altında kalan bir şehre, Yüzünü saklamıştı. Bazen hileler, Bu sarı resimler kadar masum değildir. Kaldırımlarda yaşadığım, Ve Tek başıma kaldığım anda, Hissettiğim neyse, Onunla yaşadım. Ya sen? Kış güneşi. Ben: Ölü balıklar şairi işte. Beni geçmişinden çıkarıp, Duvara asarken, Üzerime yağdırdığın bu mızraklar ne! Hayat, Senin ikame edilemeyeceğin kadar Fakir ve sessiz işte Ahmet Serdar OĞUZ / 23.09.2021 |
-Bir doğu karanlığı gibi,
Senin çiçeklerine dokunan ellerim.
Senin hayranlığına doğru,
Yüzdüğüm bu nehrin,
Ölen balıklarını topluyorum şimdi.
Çok yakın zamanda geldim senin bildipin doğu kentimden..
Selamlarr..