GaipBiliyorum; Can çıkmadan çıkmayacak ihanetin acısı Ve kalbimde oturan şu yumru... Ara ara hatırlatıyordun kendini Aşka söver gibi çıkıyordu aklımdan gidişin Oysa; ellerin ellerime Gözlerim gözlerine Gökyüzünü sürgülememişti henüz Çiçeği burnunda vişne dalıydı sevdamız Giymemişti kırmızıyı tenimiz henüz Tabiatın aynaya düşen gölgesiydi bulutlar Aydınlığı çağırmıştı ardından yağmurlar Unutmaya yetmezken zaman Aşk kadar çatlıyordu anadiyârımda topraklar Sesini duyar gibi oluyordum Öyle uzaktan öyle içine içine konuşuyordun ki; anlamıyordum... Sesini duyar gibi oluyordum işte Varlığını hatırlatma derdine düşmüş gaipten sesleri çağırıyordu yokluğun... sude nur haylazca |