Ben ‘O’yum
Üç yanlışın götürdüğü doğruyum ben
Açık denizde batan Panama bandıralı kuru yük gemisiyim Yuvarlanıp kapağını bulan tencereyim Ne mutlu bana ki Yuvarlandığım için paslanmadan yaşarım En sevdiğin çorabının kaybolan teki benim Uzun tırnaklarla duvarı tırmalamak kadar İç gıcıklayıcıyım, pek rahatsız ediciyim Sormadan söylemeyi marifet bilenim Bu yüzden beni geveze bulanı bile sevebilirim O kadar buzdan bir periyim ki Mum ışığının sıcaklığında eriyip Damlaya damlaya göl olan benim Kuzey ve kuzeybatıdan dört ila altı hızında esen Bu yüzden hep “esen kalan” benim Geç olmasın, güç olsun isteyen Sabırsız işgüzar benim Bu sebepten tüm zamanımı Samanlıkta iğne ararken tükettim Kötülüklerin anasıyım ben Yaşlandıkça güzelleşen o şarap benim Yanıma hiçbir mezeyi yakıştıramam Kimse beni içemez çünkü Bulunmayan Hint kumaşı tenim Mafya babasının pek sevgili kedisi Mahallenin hunili delisi benim Sokak kavgalarının kanlı canlı anlarında Erkekliğin yüzde doksanına dâhil olmayan Beşlik onluk azınlık benim Ben memleketinden insan manzarasıyım Yere atılan izmarit Ormanda çakılan kibritim “E) Hiçbiri “lakaplı seçenek de benim Ancak işaretlenemem çünkü Çeldirici tüm seçeneklerim Üçüncü sayfa haberinde çıkan Gözüne siyah şerit çekilen “Mağdur Hanım” benim Kendimi gizli ajan zannederim Fakat sadece gizli özneyim Aliye Aybüke Özdemir |
çok güzel
selam eder esenlikler dilerim