PişmanlayacaksınKendini sefil yüksekliklerden sarkıtan, Yarım, Kırgınlığı yetersiz olgunluğa dönüşmüş, Yaraları asla dizlerine sığmayan çocuk… Sevildikçe; düşleşip küçülüyorsun, Islandıkça için, büyüyorsun; köklerini yayıyorsun. Ne iştahlı susuyorsun çocuk. Ne telaşlı susatıyorsun nasırlarını annenin. Hep acısın, hep küllü, bazen pissin. Hep serseri, histerik bir gülüş olacağım diyorsun… Büyüyünce. Fiyakalı, kanlı, kimince şanlı, damarlı elli, Islak deri kokulu kavgalarda, Rüşvetleri geri çevireceksin; tükürür gibi... Zaferini küfre yakın şovlarınla kutlayacaksın sonra. Kadınlar seveceksin, Kadınlara el öptüreceksin. Sokak köşelerinin en karanlık dönemeçlerinde, Ağır tütün kokunla ısınacaksın. Bazı geceler, bir kadının sarı ışıklı odasına Kadehler kaldıracaksın. Filmin en çok, en gürültülü ağlayan yerinde Salonu terk-i diyar edeceksin çocuk. Geri kalan, çirkin kadın figüranlı sahneleri, Dar ve izbe sokak aralarında, İçindeki büyülü fenerle yansıtacaksın Arabesk dinlemiş duvar yazılarına. Sen tüm düşlerini arka sıralarında kuracaksın, Badanası dökülmüş, varoş okullarının. Ön sıralara gözün takılarak, ellerini izleyeceksin Buklelerini parmaklarına dolayan nane aromalı kızların. Sen düştüğünde, rakibinin çığlıkları fırlatılacak göklere doğru… Sen düştüğünde, gücünden bir şey kaybetmeyeceksin. Depodan harcayacaksın. Çünkü şen şanınla yürüyecek, Yakışıklı bakışlarınla her yere façalar atacaksın. Sen hiç ağlatmayacaksın gözlerini, Gözükmeyen yaşlarını kurutayım derken kaskatı olacaksın. İlk aşkının kırbaçsı yarası kapandığında, Yarayı inatla tekrar açacaksın bir akşamüstü. Gözlerini sessiz yanaklarına boşaltmayı öğreneceksin. Bir iskemle üstünde bir büyük devireceksin. Yapışkan etleriyle, eşantiyon kokularıyla sevişeceksin Adama öldürür gibi bakan, çorabı kaçmış hafif meşreplerin. Hep, tek sevdiğin kadını düşleyecek fakat Her düşünde onu, vasat görünümlü berbatlarla aldatacaksın. Bir gün gemilerini kül etmiş, kükürt kokulu karına; Hak vereceksin çocuk... Pes edeceksin çocuk. Pişmanlayacaksın… |