Sert BasınBazen bir kâğıda uzanıp arsızca, dilediğim gibi; Al erkekliğimi mısra mısra dökesim geliyor ellerinize. Bazen, özrü kabahatinden küçük, serseri mısralardan biri olup; Her kafiyede sizi sevişimi ezberleyesim var. Ben biliyorum o kararlı ellerinizden süslenerek çıkan Kara harflere değiyor zavallı yüreğim… Ama siz bilmeyin. Elim ceplerime ne de kolay gidiyor, Fakat ceplerim ellerime hep nazlı, hep kırgın… Çünkü ellerim günahkâr, Çünkü ellerim faşist… Çünkü ellerim ikinci el… Çünkü kurşun kokuyor şapşal ellerim. Morlar bağlayıp, gözüm yaşlı gülümsüyorum. Ah ben en sevimsiz, ucuz maskeleri takıyorum da Görünmez oluyor tüm pespaye acılarım. Ama siz görün! Belki yine yanılıyorum, ah yine acıtacaksınız… Ne yapayım… Eğer acım sizseniz; yanılgıları dahi Unutmamacasına ezberlerim… Adım atsanız duymayacak uzaklıktayım… Lütfen sert basın yüreğime. Lütfen izin istemeden, size yakıştığı gibi gürleyerek girin Sükûneti bozulmuş odama. Bilirsiniz… Siz en frigoları bile âşık edebilirsiniz kendinize; Sabah sabah, güldürürken düşündürmeyen; Tatlı, zifiri, zeki ötüşlerinizle… Bende baş edilemez ahmak bir gurur kol geziyor. Çok nane molla bu aralar. Haddim çoktandır yok ortada ve Bir Çingene yüzünden Tüm fırfırlı eteklere küsüm… Ancak siz… Kesişim kümesi tüm hayranlıklarımın… Ancak siz… Diline küfür yakışan cadılarım… Kiriş olabilirsiniz damarlarıma. Yoksa kollarınıza, direnmeden yıkılacağım. Eğer şeytanla ittifak yaparsam bir Cumartesi Üçüncü dünya savaşı çıkacakmış. Öyle diyor dostlarım… Korkmuyorum. Olağanüstü hallerine alışkınım ben; Beni her yalanda tekrar tekrar kusturan, Maddeden ve hırstan yaratılmış bakışlarınızın… Aliye Aybüke Özdemir |