KAMBUR SABAHLAR
Sırtında bir kamburla uyanan bu sabah,
Güneşe doğrultamadı yüzünü. İçten, içten ve daha içten çekilen hiç bir ah, Çekip, sıyırıp koparamadı hüznünü. Bir damla suydu, ak’tı, pürdü. El değmemiş ormanlar kadar mukaddes, Sararmayan yapraklar kadar hürdü. Aldığı her nefeste, asaletin ve adaletin izini sürdü. Koparıp aldı azameti yitip giden akşamdan. Mani olamadı yıldızlar bu amansız soyguna Ne bir ışık kaldı gökte, ne duvarda şamdan. Dost zafere ulaşmadan, düşman uğradı bozguna. İçinde susturamadığı bir sesle, Çekip gitti kambur bir sabah daha görmeden. Ayağında yorgun kösele, sırtında eskimiş palto, başında fesle Gitti. Boynunda hüzün, yüreğinde yarım kalmış bir hevesle. |