Kaktüshangi ucundan tutsan kaktüsün dikeni batıyor içimden geçiyor suskun yolcularıyla tren bir dudak resmi yüzünde onunla iyi geçiniyor adam kendi geçiyor sıratından ülke devinmiyor bir öpücükle hasta vatan demokrasi çığlıkları atılıyor konvoylarda demokrasi süs, yalan yarım bırakılıyor öfkeler ’katiline gülücük ikram’ ayağımıza ateş ediyorlar anlayın değil bayram çocuklar masum iki ucuyla halka vurulan değneğin kullanılıyor onlar herkes köşesini kapmış kaldırılmış Türk köşesi doğru yazmıyor kapılmış gazeteler, medya kimin yüzüne eğilip merhaba desem yerinde değil yerinde değil sözcükler kara fatmalar doluşmuş sayfalara onurlu bir el gerek bütün ışıkları açacak düğmeye basacak biri öne yürüsün herkes sorsun neden açık sınırlar nedir bu patlamalar kimin düşü ceset ceset yayılan neden ölüyor insanlar hangi kaktüsün ucu canımızı acıtan iyice sarın bedenine okşanmayan yerin kalmasın hedef tahtanda boşluk arasınlar başını sarıkla sar kral çıplak diyen gençler gözaltına alınıyor katil olay mahallinde, iyi gör açığa döküldü gerçekler gül değil başımıza serpilen kan yüzümüzde ar nicedir görülmüyor ar nerede sahi bacak arasında arayan bir kadın gülle örter mahrem yerini ne gül yerinde, nede kadınlar ama başka konuşuyor sokak gidilen yol başka yolcular boşalacak birazdan ey akıl dikeninin ucunu gördün mü kaktüsün? çiçek açmak ister kara aylarla kan gösterilir yolun sonunda terk et bedenini vaz geç kendine ölmekten.. 12. 02. 2013 / Nazik Gülünay |
Saygılarımla.