Kehribar
kırk yaşındayım,
bildiğin Muhammed Mustafa ile yaşdaşım. zihnimin urbasında sûfi hikâyeleri, kalbimde kırık dökük sevda şiirleri, sevdiğim kadınların börtü böcekli etekleri. saçımda sakalımda gümüş yangınlar, dudağımı örten anarşist bıyıklar. anarşizm dedim de; kaçak çay tutuklandı Kehribar’ım, kaçak çay tutuklandı. Sri Lanka bulutlarına hüzün, evimin kapısına kırmızı bir işaret, doğunun damlarına nedamet, kaçakçıların düşlerine fişekler düştü. üzüldüm: Allah kurtarsın. tutukluluk nedir bilmem, ama varlık kaygıdır Kehribar’ım buyur gel divana yokoluşçuluk oynayalım. Meryem orucu sürelim sesimizin ahengine mahrecimizde sessizlik diye biriktirelim tufandan uğultular, fırtına öncesi sessizlik yutalım Suskunluğumuz çölce meclisler doğursun, istersen sen sus, beni bilirsin, lafazan bir Kureyşliyim kainatın doğuşundan beri çok sesliyim. ölümlü cihandayız Kehribar’ım ölümün kol gezdiği hatıralar iklimindeyiz. sözlerime karabasan gibi çöküyor umutsuzluk, nurani teslimiyet beni esir alıyor. düşüyorum düşlerimde kurduğum düşümden, inşa et, topla kırıklığımı Kehribar’ım. |