SürurDilimde yoksul yalnızlığın ekabir hüznü var iken Maviyle iç o rüzgarı ey sürur.. Giz soluğuma yerleşen basamakları aynı denizle yürümek ılık buğuda Gölgelere ateşle sarılan her kıvılcımın müdare gülüşünden gidiyorum Gidiyorum çünkü, Gözlerime usul usul büyüyen ölüm gül kıyısında pencereler ağartıyor Düş dudaklarımda özlem boğumu/ Gecenin sesinde kuş öpücüğü yutkunuyorum Bu sebeptendir ki gittiğim her durak kavuşumun adımı Dışımın kalabalığı gibi değil içimin tenhalığı.. Sis tenli zamanın güzelliğine kayboluyor kanattığım boşluklar Karanlığın cümlelerimi astığı yerde beyaz sessizliğin güneş kırıntıları Ki, Hangi ırmaktan akıyorsa duyuyorum Ağıtlı göğüsler sesimin ’ney’ hıçkırığında Zor yaraların üzerinde uzunca yol Bir kuyu ve Sevişgen keder ... |