BELKİ BİR MEŞE...
Sessiz bir düşün ortasında esir kalmış bedenler,
Yahut hakikat yolunu kaybetmiş kırık kalemler, Her birini tutsak etmiş sayfalarca dilsiz defterler, Seyredememiş dinmeyen tufanı o kocaman gözler... Edepten yaralanmış ,haya yoksunu beşerler, Soruyorlar nasıldır kuşlara benzeyen kimseler? Zikredilmeyen gerçekleri toprağa gömen yüzler, Sönmeyen meşaleleri tek nefeste kurutmaya niyetliler! Kuru bir gül yaprağında hatıralarını arayan geceler... Yakılan kitapların sayfalarında kül olduğunu söylerler. Kum fırtınasında saklıydı doğan güneşi perdeleyenler. Sonra dağılan zerrelerde vücut buldu, yok olurken seneler... Tavanı siyaha boyanmış uzun koridorlu eski evler, Sonu görmeye çabalayan cepleri boşaltılmış binler, Kalpleri kördüğümde bekleyen nice sevgililer, Meşe ağacının dibinde ellerinde nakışlı mendiller, bekleyecekler... ZEYNEP SENA DOĞANTEKİN |
insan deyip
önünde saygıyla susmayacaksak değerli şair
ve elbet aşk denileni de onun hanesine yazmadan,
sahipsiz iki mektup olmaz mıyız
tek dünya iki cihan birbirini aramışlıkta...
eyvallah.