Kara Kalpher gece başka bir karabasan öyküsü yazılır gözlerimde külüne düşman alevine hâr kabuslara sarılıp uyurum bir jilet gibi geçer zaman yarın bileğime dün dilime saplanıp kalır olur da açarsam ağzımı kanımın rengiyle özümü yeni baştan yoğururum yasak ve ölümcül bir iklimin yakıcı nefesini kuşanıp tenime yeşile düşman çimenler intiharını düşleyen çiçekler beslerim içimdeki fırtınalardan gökyüzünde maviye yer kalmaz bir tutam ışık değmesin diye de bedenimi toprağın derinlerine gizlerim çıkışı asla yapılmamış bir labirenttir burası her köprünün ucu karanlığa her şehrin sokakları başka bir çıkmaza bağlar yollarını kendinden eksiye düşersin her gün ne yanına yokluğundan başka bir şey alabilirsin ne de zihnimdeki cinnetten başka bir şeyin duyarsın sesini gelen için bir dönüş yok tenime ufacık bir dokunuş bile yeter ruhunu arafta bırakmaya bu dünyada tanrı da ölü belli ki açılan avuçlar kuruyup düşüyor oracıkta dehşet dolu gözlerle bakma bana bu karanlık bu korkunç dünya benim eserim değil tanrı da biliyordu bunu çok zaman önce söylemiştim yüzyıllardır süren bu kimsesizlik koynunda kıyameti besliyordu y kuşağından |