ArmageddonTaş binanın önünde duran kimsesiz eller Yıkıntıların arasında duran sahipsiz bir çift pabuç Dünya terk edilmiş bir lunapark gibi Kahkahalarından yoksun Kulakları tırmalayan bir gıcırtıyla dönüyor Ve düşüyor sonsuza olduğu yerde Ortalığa ruhlar saçılıyor Ben bu sahneyi bir yerden hatırlıyorum Sahile vuran martı cesetleriyle sohbet ediyorum Gagalarının ucundan sarkan hayaller Ve kanatlarından hunharca sökülen özgürlüklerine bakıyorum Baktığım yere akıyor gözlerim Acısını bile saklamaya gerek duymayan bir tablo olmuş sanki hayat Kanıyor tüm renkler Renkler kanıyor ben ağlıyorum Ben bu sahneyi bir yerden hatırlıyorum Kovalaya kıyamadığım hayaletler her gece rüyalarımda Öncesi ve sonrası gibi gereksiz bir karşılaştırma yapıyor aklım O hüzünlü gözlerine bakarken Ve o terk edilmiş ruhların iniltileri ile yıkanırken kulaklarım Karanlık ve büyülü bir ninni yankılanıyor sokaklarda Bakıyorum Korku kalmamış ne taşta ne toprakta Öylesine dolmuşlar ki hüzünle Yokluğu basmışlar bir bebek gibi bağırlarına Gözlerimi bile kırpamıyorum Ben sanki bu sahneyi bir yerden hatırlıyorum Ah tanrım Kıyametine hasret kalacağımı bilseydin Seni daha çok üzerdim Koynumda beslediğim tüm günahları hiç düşünmeden sana yollardım Yıldırımlara meydan okuyup Kocaman ve arsız kahkahalarla yıldızlarını tam kalbinden vururdum Ve nihayet düşerdi başıma o beklenen yıldırım Bu lanet olası sayfayı huzurla kapatırdım Ama olmadı tabii Ve ben hatırladım nihayet Hatırımda kalan o sahneyi neden hatırlamak zorunda kaldığımı Hafızamın zamanlaması ile yanıyorum Ben bu sahneyi bir yerden hatırlıyorum Taş binanın önünde duran sahipsiz eller Ninnisi sahipsiz kalmış süt dolu göğüsler Yarısı yanmış bir patik Kahkahası çalınmış bir çift minik el Ve hayaller üç kuruşa satılmış o masum hayaller Silinmiyor gözlerime yapıştırılan bu keder Ben bu sahneyi tekrar tekrar yaşıyorum |