Gırnatam Yanık Öter
Sizin kuleleriniz taşlı demirli beyim
Şehrin orta yerinde Rüzgâr değmeye korkar. Ayacıkları üşür benim küçük yavrumun Yine de ses etmeyiz Bir göz oda var diye. Benim yavrumun elleri gırnatasından güzel O çalsın siz oynayın Sizde göbek bizden çok. Camımız naylonludur Çatımız tenekeden Yolumuz çamurludur Yine de ses etmeyiz. Sipalimiz yok bizim Anlamayız faizden Gideriz uzaklara Kurtulursunuz bizden. Sizin kuleleriniz taşlı demirli beyim İstesen de yıkılmaz şehrin orta yerinde. Boşa mazot tüketmeyin Dozerleri sürmeyin Bizim "kulemiz sulu" Üflesen yıkılacak. Fal bakar çiçek satarız Ama insan satmayız İnsan çiçektir beyim Koparıp da atmayız. Hadi metresine çelenk yaptırdın siparişle, Ben olmasam karına nereden çiçek alırsın? Ben bir Sulukuleli’yim, çingeneyim, romanım Senin hikâyen var mı? Anlat da bilelim beyim. Gırnatam yanık öter Dertliyim dağlar bugün Yıkılır Sulukule Kemanım ağlar bugün. Yaşamak zor iş beyim Uzak bize sipali. Uzat elcazını da Falcazına bakayım, Söyleyim kaç vakte kadar Bizden kurtulacaksınız. Gam keder bilmez idik Çektiğimiz çileyi Açlığı susuzluğu Darbukayla örterdik. Sordum yılana kuşa ağaca dala sordum, Sizi dağdan ormandan süren oldu mu diye. Biz gidiyoruz beyim size kalsın bu şehir, Bu utanç sizde kalsın bize bulaşmasın kir. Barış Çelimli |