Agulama dönemim kül!
küçüktü daha parmaklarım,
kaç kardeş olduğumu serçeyi sayma dediğinde anladım! dün bir buluttum oysa toprağa inerdim şimdi yağmur kavmindenim her damlada seni arıyorum! Sen öpünce avuç içimi anne, yanağıma düşen her damlanın provası oluyor ölümüm Ve artık hiçbir şey değilim kendime yetmiyor çocukluğum masal dinlemeye, salıncak binmeye... Söylemediysem, şimdi duy! Sen, -ecek’li geçmiş zamanım akıl almaz düşüm meyvelerin ham lezzeti çiçeklerde bitmeyen tohum gözlerimde incileşen şefkat eriyen bedenime yatak dallarımı bahara hazırlayan tazelik mantığımı büyüleyen annekent... acın devleşince hatıralar yüklüyor belleğim, sonunu dinleyeceğim bir masal kadar kalmadın! Serçe parmağımda şimdi buzul çağı! sevilmeye susmuşum tut çek dilimi dışarı yine seni kusmuşum! |
Selam olsun.