Bulutlar Kuruyunca Seni de Unuturum
ölüm terkediliştir
içimde süssüz patlayan ışık, herkes yalnızlığında anlar bunu yok oluşun mahcup sırrını. tanrının upuzun gölgesidir ölüm tünerken pencerene adı günah olan cürmün ilk busesi. ölüm bir uçuş biçimi gayri meşru bir kuşun gökyüzüne olan ihaneti Ve sen beni kırdığından beri tanımıyorum şimdi merhamet denen çiçeği ektiğin tarumar cennetini! ben seni her dilde tanırım vakitli - vakitsiz bir yanım hevesli gülüşler sen yanım kül tadı süpürüşler... henüz gitmediğim elbet gideceğim yersin - kötü bir yer olsa gider miydi anneler - oysa yaşattın günahlarımı daha tazeyken tövbemin kırkı boşuna durma gözlerimde içimin odalarına rotalı intiharlar var bende! senden öte tek kelimem yok seyir defterimde yeni limanlarım benden aldıklarından bi-haber yaklaş ve al yansımanı her yenilgime eşdeğer söyle neyimsin elimde değilse endamsız suretin. nedir yeminindeki ısrar saçlarıma yapışmışken avuç kokun Ve ben öyle küçüğüm ki bu yıl kaçıncı aynı yaşıma bastım hatırla açık bir pencere önünde sabah bir kuğuydum budandı taraçam beyazından rehin tutuldu zemheriye kumrum seni çıkardığım göğümden uzun sürmedi açıklığı secdeme kapattığın penceren en ince yerinden kırıldı hüznünle çizdiğim mabedim. büyümediğimden beri söylüyorum konuşmayan oyuncağında sebep arayan biriyim, terk eden her suratı sürdüm kendime kalbimde oyun sesleri hüngür hüngür bir ayağım kendimi bıraktığım falezinde bir elim kapatma diye yalvardığım pencerende artık her şey kırılabilir/ ruhum bile! aldıkça acıtan / Can konuştukça susan / Dil azaldıkça çoğalan / Doğum benim! Can’ı geç, Dil’e gel sana doğumların çığlığını bırakıyorum! Ölüm, her insanda bir dipnot bırakır, bilinçaltı yara deri, dövmelerle ne kadar farklı resmedilse de! de ki esirgeyen bağışlayana türünü bilmediği/m bir acı bıraktı! |
Kutlarım.
Saygılarımla.