Ölümün Alerji Yapan Rüzgar ve Yağmurlarırüya kaynağı kurumuş uykularımın inadına gölgeni diriltiyorum riyakâr güce düşlerimi verip Sen diye seslendiğim kimdir sızımı azaltacak bir müntehir olarak yataksız kaldım yastığım sargı bezi kıvamında parmaklarına dokunulduğunda uykusundan uyanmayan bir anne var mı hangi çocuk anne varlığını bir dua ve cennet olarak tanıyan tanrının huzurunda bedenini yakmaz anne, yenilgim, baş tacım bir daha gel kimsesizliğimi de getir, bana değerli olanı biraz da gözlerini görmek için yokluğunda Sen’i uyandır ketum göçebeliğimi sana gelmek için hep sahte yollardayım sonra sensiz günlerin kan grubu hep aynı kalbimin yamalarından belli sensiz geçen her günü düşüyorum ömürden hep eteğine tutunduğum yaştayım çiçeğini yiyen bir mezarın yaşama dönme isteği var tenimde! Seni anlatmak için parlaklarımı vedalanmış kokuyla jurnalledim yeminine sığınacağım hiçbir muhatap bulamadım başımı zonklatan hasretler adına söyleyin affetme gücümü tüketen nedir ruhumu avuçlarında şaraba dönüştüren acısı bol eller kimin ölümle savrulduğumdan beri içimin çiçekleri hançer gibi bir hıçkırığa yeşerdi ve derin bir kahır mevsimine büründü ciğerimdeki annekent öksüzlük muskası boynumu sıktığından beri tövbemin gidişini ve kabulünün hesabını soruyorum ölüme Ey göz çukurlarıma kutsallığının ve anaçlığının varlığına inandığım annemi saran ölüm yeniden beni kim doğurabilir uzandığımda tutunamadığım tufanında bu göremediğim yüreğimde kurşun eritilmiş okunmuş bu şey nedir saçlarımda rüzgarın yankısından daha ayarlı kırılmış bir aynadan daha şer verici feleğin şamarı nedendir anne, çocuklara eteğinde oyun getir biraz da gülüş sonra ikimiz yalnız kalalım ama tanı beni ne olur uykuma bir daha gel olsun uyandır ama unutma beni yanımda mısın diye sarıl arada.... |