Kabir-az gittik uz gittik evvelden Ahire ölsek de aşktan yaşar ağrı sus, seni, bana bir tek ölüm bağışlar- ben, sana her bahar yeniden geleceğim gönül evine yayılacak sevinç kalbin kalbimin üzerinde alev alev titreyecek iğde kokusunun yayıldığı mevsimde doğanın masumiyetiyle serpileceğim yürüdüğün yollara dört yandan saracak sıcaklığım ben, sana her bahar mahsun geleceğim yokuşlarına aldırmadan ve telașesine hayatın yüklenip maviyi göğün gözleriyle atacağım kendimi uçurumlardan medcezirlerine yüzünü göstermek için geceyi bekleyen Kamer misali atılacağım kollarına aldırmadan karanlığına gözlerine inen kuşluk uykusunda göz kapaklarından kirpik uçlarına kadar özlemle ineceğim Güneş doğdugunda vurup yola hasreti öğlenle İkindi akşamla yatsı arasında hakkaniyetiyle hatrına gömüleceğim hatırlı acınla göğsümün dokuz boğumunda taşıyacağım seni siyahla beyazın ateşle suyun birbirine karıştığı tuzla suyu ayrıştıran kudreti sorgusuz bir aşkla iğde kokusu yayan mevsimde sırra kadem bastığında umut inancını yitirmemiș yüzünü günaha dönmüş suyun azizliğine yüz sürmüş masalların yaşandığı bir çağda aç kollarını koynunda ölmeye geleceğim sude nur haylazca |