firari şiirin çürük karanfili.. yazıyı bitirdim şiir olacaktı yalnızlığa bölük pörçük esinler tutsaklığında pranga pası tümceler hafıza yansısı yenikti mahmur serçe parmağı adına düştü klavyeden kırıldı kahve fincanı gibi yüreğin hüzzam dizelerle ezgiler düşürdüm kulağıma-hâlâ meşk eder tınısı şairler bilir kayıp şiir acısında s’olan kasvet-i güneşsiz içimi ! affet köprüsünde mağrur bir yalvarıştı intiharım dünün gözlerini sildi gökkuşağı renkleri henüz ölmedi ; senimle kalan mum ışığı gölgeleri razıydın sanki düğümlü günün ağrısına fiyonksuz katlandı vuslat sevdalı düşümün armağanı gözlerinde ellerim’iz tutuştu ayaz ışığın ortasında ılık ılık aktı yüreğim içine özlemin kanıtı bir bir tık’andı tenin ç’özüm huylu nemli gözenekleri gıyotin kesiği rüzgarı getirdi çağ yangını harfleri ekabir sanatım soyut şiddeti fırça darbesiyle resimliyor sepya aşkına se-vi-yo-rum çok ; arabesk itibarına ümitsiz suikast hecesi değil korkularım da mezarlığın bâkir toprak yoldunda ıslık çalmıyor inan netameli rüyaları terk ediyor güncemin satırları b’ekliyor seni köşe başı ağlamalarına... .. |