Bedavane bedava diye düşündüm acılarımız beş para etmiyor üç kuruşluk düşlerimiz sevdalarımız umuda koşmuyor bedavaya yaralanıyoruz kimse dönüp bakmıyor diz boyu hüsran badanası eskimiş duvar gibi dökülüyor sıvalarımız garip duruyor resmimiz orda cız ediyor yüreğimiz bir somya, masa, sandalye, kitap yeter demiştik birlikte mutluluğa yetmedi araba, tatil, yazlık istekler sıralandı bizden sonra bedava yaşamadı çocuklar arzular pahalandı çok mu zor dedim papatya toplamak düşlerimize yaptığımız bahçeden bir çadır kursak oraya yaz sabahına uzatsak ayaklarımızı çiselese yaz yağmuru güneş baksa gözlerim bedava bir ağaç altında elini tutmak sevgilinin indirimli şarkılar söylemek silerek yüreğinin pasını şarkılarda gitmek Çamlıca’ya boğaza mehtaba bakmak silmek ayağının tozunu önüne ilk gelen taşa ucuza yakalamak özlemlerini kır çiçeklerinden taç örmek sevgiliye onsuz geçen günlerin hasretinden çok pahalı olmasa gerek sevmek sevmek bütün canlıları, doğayı bir sinek gibi kovmak hüznü açarak pencereyi ruhuna odaya dolan temiz havayla aşık olmak hayata mutlu olmak bedava en yaşanılası şeyler.. 05. 11. 2014 / Nazik Gülünay |