Yolne ben isaydım Meryem’in doğurduğu çarmıha gerilen ne sen Züleyha Yusuf Yusuf diye bir ömür aşka evrilen kirli bir çağda hayal kırıklarıyla yoğrulan enkazda bulduğum gözlerine sis perdesi inmiş yorgun ve hırçın bir kısraktın içinde öl(dürül)müş çocuğu arıyordun asırlar boyu bilmediğin bir iklimde görmediğin bir çift göze delice vuruldun ben rüzgârların saçlarını güllerin dikenlerini serçelerin kanatlarını nefeslerini kelebeklerin okşuyordum fatihası okunmuş toprağı bol ölüleri alıp alıp önüme koyuyordun oysa kapattığım kapıları cennet dahi olsa bir daha açmayacağımı bilmiyordun aldığım her solukta adını zikrediyordum avuçlarımı açtığım her anda duamdın durmadan durmadan boğuyordun şüphe sokaklarını arşınlıyordun adım adım gecelerce yürüyordun ama olmayan bir izi sürdüğünü nedense çok sonra anlıyordun güçsüzlük sayıyordun ağlamayı sırtını dayayacağın bir gölgen bile yoktu kimliğinden başka ben ise hayata kayıtsız gibi görünüp nice dağları eritiyordum gözbebeklerimde bilmiyordun soruyordun sordukça açılıyordu boğazında düğümlenen sözcüklerin iplikleri hikayelerim yoktu benim dinlerken gerçeklerimi derinlerde çok derinlerde bir çocuk ağlıyordu duyuyordun ağlama sevincini paylaşıyordun benimle sesinden öpüyordum uzun uzun susuyordun zamanla çiçeğe yürüyen su misali kökünden dalına damarlarında dolaşan bir panzehire dönüyordum durup durup kılcal damarlarından öpüyordum dudaklarımda şiire dönüyordu mürekkebini dilime emziriyordum şiirin sana anne oluyordum her gece uyumadan meleklerini sağlı sollu başucuna konduruyordum seni uyuyor sana uyanıyordum gözlerin karanlığıma kandil sonsuzluğa uzanan yol gözlerin açtım iki yana kollarımı göğsüm sana mabed gel ve koy başını bizde dirilsin cennet yürüyelim aşka ilelebet Necat Uslu |
içinden geçenleri dizelerde okumak...
çok çok güzel bir şiir....
gönül alkışlarımla tebrikler