Uzun Affın Kısası
Ben bir bayram sabahı öldüm,
Toprak attı sözlerin yedi kat üstüme. Cenazeme geldi kuşlar bilmeden, Tesadüf bu ya, Denk geldik bir ölümde. Avlusunda ölüm üstüne ölüm dağıtan, Bir satıcı gibi kaldık göğün çengelinde ... ! Bir kabus daha sürgünde, Uyanmak başka bir kabusa gebe. Kusura bak ne olur, Saçlarım ellerine dolanmışken, Başım göğe ermiyor benim ! İntikam sokak sokak arıyor seni, İlk sola dönünce, Dönünce sol yanına doğru, Bir gece vakti, Işıkları bir bir kapanıyor evlerin.. Sanki hiç görmemişim gibi, Siliniyor yüzün karanlığımda.. Sırra kadem bastığın yerden, Çığlık çığlığa koşuyor ayakların, Yüreğime basıp karşıya geçtiğin günden beri, Hiçbir köprü inşa edilemedi. Bilmiyorum, Hangi yakasıyım ben bu şehrin ? Kent alt üst olmuş, Hala seni arıyor yitik bir seyyar, Daha bir ağaca denk gelemeden, Tüm ormanın yanıyor ülkemde. Bu nasıl özür, Meydanı boş bulmuş kuşlar gibi, Toplandın yaramın üstüne. Çırpındıkça battın acımın içine. Kim demiş arkandan, Kuş gökyüzüne küsmüş, göğün haberi olmamış diye ! Anlaşıldı, Uzun affın kısası makbul bu gece. Şimdi değil, Bir bayram sabahını bekle. Söz sözü görmezken, Bir sabah uça gel, gökyüzünden gizli, Yol mahçup, gök şaşkın kalsın o sabah ! O sabah, Öperek uyandır beni bu ölümden. Ve bir bayram sabahı gibi gel, Öyle bir anda gel ki, Kuşlar uçsun üstümüzde... Burcu Karagülmez |