MÜHRÜ-NAZgel de tuz bas yaralarıma ağır bir depresyondayım akıl hastanesinin bahçesindeki hüzünlü taşları gibi ayaklarım çıplak sen kokuyor içimde üşüyen çocukluğum hezeyanlı gün batımlarında hüzün yüklü trenler kayboluyor köşe başlarında şehir yerle bir küçülüyorum bir iğnenin gözünden geçiyor koca bir şehir ayrılık dökülürken eteklerimden havada asılı kalan bulutlara eş ederek kendimi yokluğunu ters yüz edip hayatımla çarpıyor, intiharlara bölüyorum sensizlik çekiliyor damarlarımdan koca bir hiç asıyorum gökkuşağına ağız dolusu küfürler savuruyorum bakma bugün böyle olduğuma iyi değilim aslında bir kırlangıç gelip konuyor dudaklarıma avazı yer gök bir bulut geçiyor gözlerimden huysuz ve mavi deprem çöküşlerim parçalanıyorum sana gelmek bu kadar zor olmamalı diyorum bir serçenin kanatlarını ödünç alıyorum say ki sen bana geç kalmamışsın gibi say ki ben sana erken gelmemişim gibi bahar hiç gitmemiş bahçemizden kalıntılarımız hiç yaşanmamış gibi saçlarımızda çiğ taneleri şimdi yüreğimi yaslamak vardı yüreğine iyi değilim aslında bugün iyi değilim içim toz duman buram buram sen kokuyorum |
sanki içimde süzdüğüm tüm cümleler
yağmur olmuş akmış mürekkebine.
yeminli bir şair gibi
ne güzel tercüme ettin içimdekileri.