Sayrı
hâlâ duruyor
çatlak,kuru dudaklarımda alnının sıcaklığı uzaklaşmış olamazsın -sayrıyım günlerdir - kuduran atlar gibi terli terli dönüp duruyorum yatakta ayaklarım buz siluetin asılı tavandaki boşlukta pencereye tüneyen kuş sesleri küfür gibi yankılanıyor odamda -ne çok severdim serçeleri oysa- bir acı ne denli saplanıp kalabilir ne denli saplanıp kalabilir bir acı -diye diye - körüklüyorum meğerse saplanıp kalan acıyı bakıyorum paslı bir çivi duvarda babamın bir zamanlar ceketini astığı yerini yadırgamayan bir çivi gibi duruyor şuramda açık bıraktığın yara kırık kırık hıçkırıklar yankılanmasın diye odamda daha bir sıkı sımsıkı tutuyorum yorganı sıkılmaktan sızlayan dişlerimin arasında bileklerimde başarısız intihar denemelerinden izler bir-iki-üç... duman duman artıyor yalnızlık geçmiş taptaze duruyor belleğimde çıkıp çekip gitmeli diyorum çıkıp çekip gitmeli girmeli ormanların koynuna doruklarına dağların... herkesten her şeyden kentlerden geçmeli bütün mevsimlerden uzaklara çok uzaklara sığınmalı kitaplara alfabeden çıkarıyorum harflerini adının bakıyorum yitiriyor anlamını bütün cümleler dönüp dönüp kendime kurduğum bir cümle tekerrür ediyor dudaklarımda “sensin dünyanın kalbinde yama nereye gidersen git yine düşeceksin yokluğuna” ... Necat Uslu |
Tebrikler.