Kül`den 3Kül`dem /unutmak yarasını zul`dür kabuğuna toprağın susuzluğuna göğün sağır kalması kadar.../ hem yara hem kabukken kendime yüreğimin kozasında hicran bağladı yokluğun! aştığım dağlar unufak olup yığılınca eteklerine kıyametim bildim seni! çatlayan tohumun çürümesiydim sana açıp, seni taşıran bağrımda uykularımda sayıkladığım ismin bir nehrin duyulmayan fısıltısı yatağına! annemin kabul görmüş duasında yanklılanan ismim, şifa iken çaresizlere! sessiz çığlıktı; ölümsüz kadıların ellerine doğan coğrafyamın ölü kadınları! ar(a)lanmaz sis perdesi cinnetlerimin geçit vermez içimin kancası; tabu! kapı aralığında kalakalırım intiharların! uçmayı unutmuş kuşların dört mevsimi yaslı altın kafeste ayrılığı kaldırmayan gözlerinde yağmurdum her damlası semaya beslenen! ..sürgündüm gurbete, düştüğüm zindan soğuk, karanlık güneşin düşmediği uzaklıkta dilimden düşürmediğim türküde es sol yanımda Anadolu´ydun! tuz hasmıdır yaranın, ektiğince kanatlanır acı! ah yaram dedim yaram kabuk bağlamaz ellerimde sımsıkı sarıldığım emanetin... senin göğün uçamadığım mavi bunu aklında tut! seçebildiğince gö(rdü)ğündür elanın yeşille karıldığı gözlerim bir gülün ağırlığınca sığındığım sana sakla mültecini, elleriden tut! taşıdığım yük paha biçilmez, sen ağırlığında! ah gözlerin en karasından yağarken geceye! külden bir masalı ağladım toprağa sessizce... duydun mu? sude nur haylazca |
Selamlar, sevgiler.