Kül İzi
Su dağı deldi, anladı çölü
Düştü gözlerim ardına çiçeklerin Solup durdu, solup durdu Aklıma zincirlenmiş çağın taştan sesleri. Kan sızdı kitaplarımın yalnızlığına Cehaletin dünyasına kıyametken insan Sevda soğudu sakallarında hiçliğin Yandı suyun türküsünde suskum Sustu durdu, sustu durdu Ölüme meyletmiş umudumun acıtan renkleri. Sonsuz renkler ve karanlığa alışmışlık Tüketiyor insanın içindeki şarabı Sarhoş bir sözcük gibi Kalbin oyuklarından dökülüyor seraba İnanmak istiyor, inanmak istiyor Şakağımda umarsızca atan sonbahar Çiçeğe ve insan kalabilene. Ve sonsuzluğa açılan bütün kapılar Açılmaz, tırnağını geçirsen de kör kilide Bu çırpınış ayrılığa, bu sakınış çoğalmaya Öpüp duruyor, öpüp duruyor Fikrimin çelimsiz gülümsemesini Sonra sesler, sonra gözyaşı Bir yarın daha deviriyor geçmişin kül izlerine. Su dalgın, ateş uyanık Işığa hasret bir gün kesiyor yolunu Huzura ermenin Kan dolmuş bir bulut geçiyor üstünden Ha yağdı ha yağacak insana hasret güllere Hiçliğin cümlesiyim, ölümün güncesi Yıkıp duruyor, yıkıp duruyor Sesinin busesi bir çırpıda Alaşağı bir sevda kemiriyor gençliğimi. Bir haziran çılgınlığı şiirin örsüyle Sesinde nar ağacı, kalbine uzanmış gölgesi En onmaz yaralar çağı yüzündeki ezgi Suya hasret kalmak gibi adın Dudağım çöl ölüsüdür bu yüzden Ve ağlayıp duruyor, ağlayıp duruyor Tir tir titrediğim yalnızlığa hamal aklım. Nedim KARDAŞ |
Şiir sevilsin, şiir okunsun, şiir yazılsın…
.................................................... Saygı ve selamlar..