Yılgın adam notlarısabahın dördü uykusuz ve yorgunum içimde her penceresine ayrı ayrı kuşların konabileceği sıracalı pervazlar varken uzaklara gitmelerine akıl erdiremiyorum gözlerimin içinde binlerce cam kırığıyla ovuştura ovuştura gezmeme sebep oluyor bu fiil biri kuşları çağırsın tentesini köpek çığlıklarıyla bir çok kez parçaladığım maneviyat köşkümün pencereleri kırılalı denizin dalgası martının kanadı hülasa yaratılmış ve yaratılacakların tamamının aklına işi deli çomağı sokmak olan bu adamın halinden anlayanlar da vardır tahminim yeter ki yağmur şiddetlendiğinde rüzgar delirdiğinde avuçlarımdaki şemsiyenin ters dönüşüne gülüp geçebileyim saçak altı garibi olmaktansa ıslanmak iyidir bilirim henüz hala ayakta durabiliyorken mafsallarım nasıl uyuyor bu insanlar şaşırıyorum nasıl uyku gecenin kalleşidir ve asıl aşkın kemendini yirmili yaşlarda boyunlarına sarmış yiğitler benim öz kardeşimdir hatıralarını bir süre daha unutmayayım bu kadarı da yeter gerisi talan ordusundan arta kalan ganimetler sayesinde pörsümüş tenimin taze anılarını hafızamdan silip attığım sen ey zaman dediğimiz dilber sen ey küfrümün sebebi yosma vebalim köpüklü kahvelerin eşsiz kokusuna düştüm yine anne elinden göğe doğru yükselen bir dua gibi yarım asıra yakın bir zaman önce kovulduğum yerdeyim topacımın ipinden uçurtmamın kuyruğuna kadar köftehor bir adamın yalnız başının mermer lahitinde olmaz olsun üstümüzde bu urbalar hiç bir yerde rahat yok geçmiş gitmiş bir ömre ait bütün rivayetler susun olsa olsa sair dostlardan beklenen vefa efkardır artık lakin oğlan kel anası garip dağ Kaf kız kralın göz bebeğidir doğduk doğalıysa şu bizim külahı başımıza ters giydiren felek en halisane haliyle kekliği düz ovada avlamaktadır geçen ömrün göz bebeği sendin büyütemedim neylersin |
cansın sen önder abim