Uçurtma bayramlarıgök yüzünde gül desteleri giden bahar aynı annemin yüzü şu rüzgar denize karşı uçan martılar bu gün cuma ah pembe fistanlı kadınlar içimden oynamak geliyor yarım asır önceydi sanırım kereste tüccarıydı o esmer kızın babası pantolon askıları kullanıyordun ayrıldığında babandan sirpik saçlarınla boncuk gözlerinin annesi zaman böyledir işte adliye koridorlarından çıkıp geliverir bense içiyordum durmadan Erzurum’da karla kaplı bir telsiz şalterinin içinde yaşamak sanıyorum hiç istememek yaşamak sanıyorum ki Ayın üstünde oturup uzunca bir zaman yer yüzünü düşlemek niçin ve neden döner insan ısrarla gidenlerin yurduna hatırlıyorum evet küçüktüm biraz daha yükselsin diye ipini ben kestim o uçurtmanın gidişini seyretmek için kuyruğunu kısalttığım makasla saçlarıma kahkül yaptım hiç bir işe yaramadı zaman muştusuz ömür geçiren koca kulaklarımın ortaya çıkmasından başka uçurtma bayramı mevsimleri kalmadı şimdilerde eski yüzler uzakta yeni dost az gittiğim yerlerden de dönmek istemiyorum hiç kendi halinde bir adam olmak için niyeydi bu kadar telaş kör bir kedi kadar da olsa aşkı kokusundan bulabilecek bir burun verseydin ya bana Tanrım |