32
Yorum
87
Beğeni
0,0
Puan
5501
Okunma
Geçti bahar, şimdi hazân dönemi
Giden için kelâmın yok önemi.
Akmadan küf tutar gözümün nemi
Ecel pusu kurduğunda dâr olur
Bahtıma düşerken hercâî keder
’İnsan ne ederse kendine eder’
Çıkar lügatımdan elâlem ne der
Gam sadrımda durduğunda kâr olur
Mihnetle dolarken kader tabağım
Aklım yağmalanır târümâr bağım
Dergâh-ı bâlâda örülür ağım
Yollar teni yorduğunda bâr olur
Yılların süsüdür yüzde kırışık
Vefâ kandilinde yandıkça ışık
Visâli muştular her sual,her şık
Beni bana sorduğunda nâr olur
Söz hâddim değildi hiçbir hususta
Nicedir dilim lâl lisânım susta
Bağışla kusurum ey büyük usta
Ömrüm hiçi vurduğunda zâr olur
Taşlar da ağlasa mücrim hâlime
Sorma bilmez,müderrise,âlime
Hançer-i hicrânla cân lime lime
Defterimi dürdüğünde sâr olur
Meçhul bir gönülde olsun mezârım
Sükûta sarılsın son âh ü zârım
Ağyara pey vermez edebim, ârım
Diyâr diyâr sürdüğünde yâr olur
Âşık ömrü hüzünlüdür serteser
İftirakın yeli herdem sert eser
Günâhinin bedenini serte ser
Atlas kefen sardığında hâr olur
Günâhi Ahmet İslamoğlu