.....mâşûğun delalinde
.... ..... ..... düşmeden el diline,incinmeden yâr adı...
..... ...... ..... ..... hissiyât vecde geldi,hasret câna yaradı... Târümâr yüreğine değdi aşkın mihengi Hüzün semah eylerken gurbetin melâlinde Lisân târiften âciz yoktur menendi dengi Sevdâ düştü sadrına bahtının bilalinde Kayboldu gam kasâvet bir efsûnî bakışta Yol buldu gülistâna yüreği karakışta Hakîkat diyârına demâdem bu akışta Mürde kalbi dirildi tek damla zülâlinde "Ben"i "Sen"de bitirdi firâr etti dimâğı Derya içre yangında kavruk dili damağı Sâdıklar mektebinde şimdi çırak yamağı Bir garîb ahvâl görür Ahmedî celâlinde Sadâkat kapısında düğümlüydü emeli Vefâkârlık mülkünün sarsılmadı temeli Yük ağır menzil ırak kime nasıl demeli Eridi benlik dağı mâşûğun delalinde Ten toprağa meyilli fânî dünya harmanı Sanki bayram edecek gelse ölüm fermânı Sabır yokuşlarında kesilirken dermânı Nisbeti muhkemleşti gayretin helâlinde Günâhi hasretine her ân ümid ekledi Kırk senenin üstüne vasl-ı visâl bekledi Köhnedi can kafesi bîtâb kalbi tekledi Hicrin şafağı söktü son ayın hilâlinde Günâhi Ahmet İslamoğlu Târümâr: Darmadağın,perişan Miheng: Ölçü, altını ölçmeye yarayan ölçü taşı. Melâl:Sıkıntı, usanma Menend:Eş, benzer. Sadr:Kalb, göğüs Bilal: Siyah ve beyaz, yâni kara ile ak olmak. Kasâvet: Kaygı, tasa, üzüntü, keder.Kalb katılığı, gaflet. Demâdem: Her vakit,her an Mürde:ölü,ölmüş Zülâl: İçilmesi güzel, tatlı, latif, saf su Dimâğ:akıl, bilinç,şuur Sâdık: samîmî ve vefâlı olan, dostluk bağlarının gerektirdiği vefâyı gösteren, sadâkatli Ahmedî :Hazret-i Muhammed’(sav)e âit ve onunla ilgili olan Celâl:Yücelik, büyüklük, ululuk, azamet, öfke, kızgınlık, hışım, hiddet, Mâşûk:Aşık olunan,sevilen,sevgili Delal: Cilve, naz, işve. İnsana güzel ve sevimli görünecek hâl, durum Nisbet:bağlılık,mânevî irtibat, feyz alma, huzûr. Muhkem: Sağlam,kuvvetli Bîtâb: Yorgun, takatsiz Vasl-ı visâl:vuslat,sevgiliye kavuşma, ayrılıktan kurtulma. Hicr:Ayrılık |