Hanımefendi çok hüzünlü bir şiir olmuş.
Okuyanı derinlere daldıran.
Doğrusu ben de etkilendim.
Kısa ama çok yerinde vurgulu bir şiir.
Tebrik eder saygılar sunarım.

Özlemi doğayla birleştirerek bu denli güzel anlatıldığı,
derin anlamlar çağrıştıran istisnai bir şiir okuttunuz bize.
Hiçbir zaman sevgi ve heyecanı eksik olmasın kalbinizden.
Nice güzel eserlere inşaallah.
Saygılarımla

İki bin on altı yazıydı, kabına sığmaz bir mekandaydık..
Bir kaç arkadaş dolaştık bir süre, asfalt sıcaktan erimişti adeta..
Güneş ziftleri eritmişti..Ayaklarımız gömülüyordu yola..Az ötede önü
çardaklı köy kahvesine oturduk..Sanırsın her düşte
ilkin buraya uğruyoruz..Asma yaprakları, sarmaşıklar,
çardağı sarıp sarmalamışlardı..Güneş ışıklarının girmediği
ortasındaki küçük havuzun fıskiyesinden suların bir
alçalıp, bir yükseldiği çardağın altı serindi..
Fabrikalardan yükünü almış kamyonlar derin derin
soluyarak önümüzden geçiyorlardı..Çaylarımız geldi..
Yan masada işçiler, derin bir sohbete dalmışlar..İçlerinden sakallı olanı
deneyimlerini aktarıyor diğerlerine..Bölük pörçük
duyuyorduk konuşmalarını..Çaylarımızı içtik..
bir arkadaşım sandelyesini işçilere doğru çekti, gülümseyen yaşlı amcanın
yanına oturdu..Merhaba dedi, merhaba dedi yaşlı adam..
Bana dönüp sende çek sandalyeni dedi..Çaylar tazelendi..
Uzun uzun konuşmalar filmden, şiire oradan edebiyatın delhizlerine kadar sürdü..
Su'ya öykülerini anlatıyordu yaşlı bilge..
Papatyalar ve gelincikçiçekleriyle kaplı geniş, uçsuz bucaksız
bir kır'a dönüşüyordu öyküsü..Sınırları, gökyüzü ve uzak-yakın tüm denizler,
yazılmayı bekleyen tüm sözcüklerin büyüsünde henüz
yazılmamış şarkıların notalarına dokunuyorduk..
Rüzgar en serin esintileriyle 'bir sevincin yürekten yükselişi,
çiçek oluşu, su oluşu' gibi bir hisle doluyorduk..
Su şiirinin öyküsünü bilemem şair fakat her şiir bir öykü ise
o, yaşlı bilgenin öyküsü de senin şiirine bir köprü olsun diye
düşledim..Sevgiler..