neyse...
gözlerimin çanağına asılı yürek nasırlarım
dünden kalma sensizliği omuzlayarak yalnızlık köşkünden gün aralıyorum nasılım diye sorma zemherinin çiğle birleştiği yerden doğuyorum bu yüzden yeni halimi biraz yadırgıyorum merak etme, büyütülecek bir şey yok sadece gelirken doldurduğun boşluk, giderken daha büyük çukur açtı içimde kimse farketmesin diye yokluğunu, içimi özleminle örtüyorum günüm nasıl geçiyor diye merak etme tamamen organik bir ihanetin, etkisi yüksek yalnızlıkla güne başlıyorum akşamdan kalma kederden yudumlayıp son derece sağlıklı kahvaltı yapıyorum anlayacağın iyiyim… sen nasılsın? uğruna heba edildiğim hayallerine kavuştun mu? bağışla… sahiden merakımdan soruyorum kumaşı sağlam yorganın sağlam insandan, jantları parlayan bir arabanın, yüzüne bakarken gözleri parlayan aşıktan farkı nedir? ten yangınların, can ağrılarıma denk geliyor mu? elinden tuttuğun akıl seni huzura, serildiğin çarşaf seni mutluluğa ve… dokunduğun ten seni aşka götürüyor mu…? neyse… biliyorum ki köksüz gövde çürümeye, gövdesiz dal kırılmaya, dalsız yaprak savrulmaya mahkumdur… |