Kırık bağ çubuklarıI yağmur dedi görünmeyen bir ülke yağınca su yeşilinin yalnızlığına ah bir görseydiniz nerede küf tutmuş baharlar varsa dinmez bu sızı bir parkta oturur yabancılar aphrodite yolculuklarını beklerler güvercinlerin çektiği arabalarda dönüşüm yollarını gözetlerler çoğu zaman suç yoktur ölüler ülkesine taşınan sadece muan kuşudur nerede kantaron varsa orada acı köklü bir geçmiş vardır. II bir tanrı gökyüzüne oturduğunda buşmanlar uzun parmaklarıyla gösterir başımızın üstü kırmızı altı iskelet ölüsü, hep tutunduk bir dala, kara bir buluta medussa’nın saçları gibi- ay carmela hep öldük, tırnaklarımız çekiliyken kalkın yürüyün bitkin bir hanımeli ahtapotun kollarında taşlar evler, sokakları geçin sevmeye, ürkmeye, göğe ve güneşe el vuranlar yemişli ağaç dallarına pullu bir ırmağın akışını verin bir kuğuyu besleyin kalbinizde III gizemli duruş rodin otururdu bahçede bir kadırgaya binip kuzeyde dut ağaçlarına gitsem ne değişirdi bu ruhla bu ruhla tek başına toplarız kandilleri, geceleri gölgelerine uzanırız yaprakların, her park kendi yaprağını yer belki de hiç duymayız- ay carmela ne ileri, ne geri bir fısıltı, yeniden başlarız yedi kez vururuz pencereden yıldızlara başımızı kumdur şakakları beyazlamış dar zamandır burada mı kalacağız |