Şiir sandığıTesbih taneleri gözyaşı yalnızlığına kaç dua okudu Ve acıyla bilenen kaç tahta maşa çocukluğumun kıyılarına kendimi taşıdı... Yırtık ve perişan fotoğraflara derdimi anlatan gölgeler beyaz kadın Geçen gece yalnızdım öylesine bir elbesenin içinde Kayboluşumu arar gibi canlı camların yüzünde yüzüm Bir ülkenin ucunda uyuyan şiirleri uyandırmak için Uzakların parmakuçlarına kendimi astım Tanelerimden bir tanesi yanağıma nur salarken Aşk diyordu kalbimden geçenleri Aşk mı diyordum Bir kuşun kanatlarından ruhuma dokunan mavi Akşamın pembe duvarları göğsümde gül Sanki denizin dibinde bir balıkla öpüşüyor Biraz daha yakın dursam dudaklarıma Sevgilim bir tay doğursa belleğime Karanlıklara batan kıymıkların bacağı kırılsa Rüzgar dilinde bulut tozsa Şiirler nağmelerini trenlese avuçlarına Melekleri düşmeden omzumdan Aşk ellerini bıraksa sırtıma Hep sana yakışsam.. Iç sesimin ağacından yuvarlanan elmalar Kendini kaldırımlara yürümeden Sarıp sakla beni sevdiğim Odanın tam ortasına Ben öldüğüme inanmıyorum Saatin tik takları dökülürken Kalbimin kelebeklerine Hala bir şarkı var söylenecek Şiir sandığında.. |
Uzak dağlardan esen sen rüzgârları...
Samanyolu ve gece ve bu an'ımız.
Çok saygımla.