Al da gel...Sensizliğin ağırlığınca Yüz çizgilerinde konaklayan kaç sabah birikintisi Titreyen sesle omuz atarken Bulanık aynalarda sessiz adımların Kaç izle uyanır haberin var mı Avuçlarında ısıttığın cümleler gibi Toplamalısın beni Ve sesini yerlestirip kanatlarıma Gelmelisin Hızla geçmelisin bir sokağı Bir ucunu tutarak Düştüğümüz düşlerin özlem sahrasından Varmalıyız birbirimize Dışarıda güzel hava Isıtmalıyız kar’ları Gözlerin gözlerime çalmalı Yoksam senden gayrısına Alnından öpen geceye ölesim var Hadi gel Sevdaya benzeyerek gel Geldiğinde umut öyle açar ki Güneşsiz bile kalsa bulut Toprağını saran sabırdadır güller Aralık bıraktığın tůl den her lahzaya bağırırken Meltemlerin ağzı Ezanların yüzü suyu hürmetine Demlenen dağlarından adımı Al da gel Kaç yol ağlamaklı Nasıl anlatsam karanlığı Yüzün tebessüm ederken Uykularıma Hal böyle Ve yön sanayken O köprünün üstünde ve sonunda Hiç bir kuşu vurmaz sözlerim Yeter ki gel Upuzun mısralarını Al da gel Tutma gözümün yaşını Gökyüzü yıkansın Ister yeşil Ister lacivert Gel... |