Meşe ağacıyla söyleşi..Gözyaşı ödeyemez bedelini peçesiz yüzünde saçların darmadağın bir köşeye itilmiş umutsuz saklar yüzünü dizlerinin arasında Gözyaşı dağ yollarından akan kaynak gibi oluk oluk Oysa, yaşamak her gün bir armağandır bize bu doğan güneş masmavi gökyüzü şu sıra dağlar ağlayan kaderin önünde siper duruyorduki ah! Dalgın gözlerim kim çekti perdeyi gözünün öksüzüm demek yeterince göremiyorum baktığım yeri gözümü kamaştırıyor Eylül güneşi öylesine güzel ki Yanıyorum ölümlerin bu kadar çabuk geldiğine İnsanoğlu yaşadığını anlamadan kırgın gidiyor besbelli doyamıyor hiç bir vakit kanla boyansada içtiği şerbeti ölüm daha geç gelsin çocuklara genç fidanlara ihtiyar meşe ağacına sonra kim anlatır bu soysuzlukları kıraç topraklara ateşle kül ettiklerini ve.. üstünden yağmurlar yaşadıkça Yeşeren umutları yalın bahçeler nasıl kanadı üstünde kalmadıkça insanlıktan çıktı insanoğlu Tanrının ibretlik yarattığı insanlık yonttu kendine dünyayı ağrılı sancılı doğumlar artıkça arttı Ve.. doğamadı doğurmadı kendi çocuklarını en sonunda bıçağın sırtında yardı karnını aldı acılara acılar kattı kendi eliyle Eylül akşamlarına bıraktı Yaşamın çocuğunu Yaşam sevinci bırakmadan Gökler karardı ihtiyar meşe ağacı suskun!! Nurten Ak Aygen 09.09.2015 |
Şiire mademki emek verilerek yazılmış...
.......................................... Saygı ve selamlar.