Bu hayatbir gül çalardım dar zamandan kaçıp giderdi günler önümden düşsel, mavi kelebek küçük bir odam vardı, herkes öyle derdi benim renkli dünyamdı bir oturumluk yer içime doğru büyüktü mekân bir kaç adımlık dar merdiven çık çık bitmezdi şarkılarla büyürdü mini minnacık sevda Romeo jülyet sanki serenatta ışırdı balkonum kız resimleri yaptığım küçük defterlerim vardı hayatı büyütmeye çabalayışlarım daha ekmek ucuz mu pahalı mı pek anlamadığım bir de portresini yaptıran tanıdıklarım insan insanı daha iyi görüyor böyle kocaman adam bakıyorsun hiç büyümemiş bir çocukta yetişkin tavrı sahi nasıl anlaşılır insanlar bir bakışta değirmen yerindeydi daha adını bile unuttuğum dönülen o düzenek bahçelere su taşıyan arklar ağaçlı dar, geniş yollar çocuk seslerimiz uzayda çınlardı belli bir de çay içinde söğüt gölgelerinde ağaçtan ağaca bir yerdi evimiz bir örtüden çatımız vardı kimse düşlerimize dokunamaz sandığımız o masal ülkesi çocuklukta o küçük odaların akıbetini düşünüyorum değişken dünyayı çocuklarımla yaşadığım yerleri nasıl geçtiğimi bir köprüden nasıl yaşadığımı küfrederek kimi günler kimi günler canı burnunda kucağımda kızım, oğlum bazı günler ellerinden tutarak nasıl geçtiğimi karşı kıyıya nasıl ameliyat edilir daha bu hayat girerek başka hayatlara sorgulaması yapılır morga konulmadan ölüsü.. 12. 12. 2017 / nazik Gülünay |
sağlık anlamlı ////////
bir eser hak dahim etsin kutlarım.....