'şala ve tere'Geçen gün karar vermiştin oraya girip oturarak iç dökecek biraz da olsa arınmak isteyecektin günahlarını bilemem ben çok şey bilmem anlamam da yetim avutmayı ellerimi kestim, çünkü ellerimi kestim parmaklarımla severken, okşarken ya da öperken, dahası da olmalı sevmiyorum da diyemem kandıramazsın nihayetinde önce kendini yumurtanın ortasına söndürdük sigaraları kaçıncı ayaktı farkında değilim, çektik, sıkıştı göğsümüz ilkyardım çantasındaki sargı bezine yaralandım sen tentürdiyot dedin sen iyileştir , kavrıyorum yaşamamı istedin oysa duvarda yazmıyor çağın hastalığı anlamsız bakışlar okşanmıyor ben yola çıktım gece rüzgarın öptüğü caddeler buldum kendime rengarenk olabilirdi bunu anlatacağımız günler geride malum iyi çocuktur mavi dudaklarının suyu arandığı boşlukta deli dolu şey, kanının sorgulandığı kalmamış masum eski dostlara bihaber kalmayı dert etmediğim kaçıncı gün oldu sahi birer birer silindiğinde her telefon numarası basit bir kayıp gelir ilkin bu kadar basit olmak insanın asıl hakkı yoksa içtimai göğsüne bir nebze toz kız gibi gelse de töz, ciğerin külü ha gayret çıkaracağım şu yükü beyoğlu’nda cüce öpen travestiyi severken inan bulamıyorum, ellerimi diyorum onları koymak için bir yer arıyorum, onları diyorum, her ilginçliğe ve herkesin kendini herkesten akıllı sanmasına karşın güzel söz söyleyenleri ya üzerler ya terk ederler ya da bir yere hapsederler bilirsin ağızları iyidir tutsakların oysa insan nasıl hatırlar bir hücrede kelimeleri ölmeden, öpmeden bir başkasının dudağındaki yaşayan heceleri ellerimle kalçanı yaktım öyle saklayacağın olsun hasretin rüşvetini soğuk travertenlerin mermer doğurduğu yer de bir damlanın izlenimidir yere değin bana göre üst üste gelen de sana göre aşağıdaki meydan aralığıdır sarı yenidünya olsun, sonbahar elması saçları kınalı bir kadının geçiştirilebilir halidir fransızlar saksonlara süphan abe der incelterek supangale, kına mevsiminde yenen bir nane öldürmeye teşebbüs ettiğimi söylemezsen boynunda asılı duran saçını kaynatır içerim beklemek yoruyor insanı elektriğini kapıyorlar şehrin şaltere uzanıyorum şalı atıyorsun ter temiz kalıyorsunuz yorganı görüp üşümek gibidir bu beklemekten gelen öykünme eh, bir de onlar var, terane tencereye sığmıyor lakin inanıyorum insana öleceğini bildiğimden sana, sanata ve sanatoryuma periyodik olarak ökçeli bir günde ağırdır düğünü sarı ayranın ellerimi kestim parmaklarımla diyorum bundan bana ne denilirse, ki maruz kalanım şapel duvarları çöker de altında kalır veririm göğe ciddi bir şey bu sesi seviyorum şüphe duymuyorum birden gelir, ama ölüm iyidir diye düşünüyorum |